Sarıyer’i dolaşmaya eski yerleşim bölgelerinden
başlayacağımı planlamıştım. Nitekim bu plan dâhilinde baştanbaşa Sarıyer’i
dolaştım. Gerçekten zevkle okunan hoş bir seri yazı meydana çıktı. Okuyanların
gösterdiği ilgi mutluluk vericiydi. Çok güzel tepkiler aldım. Okurlar biraz da
kendilerini metin içinde arar olduklarını belirttiler. Doğrudur! Bunu,”
Simas’tan Sarıyer’e “ kitabımızda da yaşamıştım. Okur, metin içinde kendini bulamazsa bir an için
“neden” dese de, bizzat kendisi neden olmadığını anlamakta gecikmiyor. Bu seri
yazıda da aynı şeyleri görür, hisseder oldum!
Sarıyer’in eski yerleşim bölgeleri dışında yeni yerleşim bölgeleri de
var. Bu bölgelerden bahsetmemek bana hayli burukluk verdi. Neden bunları da
programa almadım düşüncelerini kendi nefsimde kurcalarken, gelen istek ve
öneriler beni bir toplu yazı yazmaya itti! Sonunda karar verdim ve oldu olacak
kısa ve öz olsun ama bu yerleşim bölgeleri, bu semtler de yazılmış olsun dedim.
Tetkik
edilirse görülecektir ki Reşitpaşa çok yeni bir yerleşim bölgesi değil.
Kuruluşu yüzyılı aşıyor bu nedenle Reşitpaşa’ya ayrı bir sayfa açmam
gerekiyordu ama düşünemedim. Dolaysıyla da pas geçmiş oldum. Belki hatadır ama hatayı yapan insan kendisi
olunca telafi etmekte ona düşer diyerek sarıldım kaleme! Bakalım neler var
Reşitpaşa Mahallesi ile diğer yerlerde!
REŞİTPAŞA
İsminden de anlaşılacağı gibi Mustafa Reşit Paşa yabana atılır kişi
değil. Osmanlı siyaset tarihine damgasını vurmuş bir büyük devlet adamıdır.
Büyük ve hatırı sayılı bir devlet adamı olur, üstelik paşa da olursa elbette ki
zenginliği, malı mülkü de olacaktı. İşte bu Mustafa Reşit Paşa’nın bir de
büyüklüğü vardır. Bu nedenle de kendisine Büyük Mustafa Reşit Paşa (1800-1858)
denilmiştir. Bu anlı şanlı paşa devlet hizmetinde büyük başarılar göstermiş ve
yükseldikçe yükselmiştir. Paşalığı bir yana dört kez Paris Büyükelçiliği, üç
kez Diş İşleri Bakanlığı ve altı kez de Sadrazamlık yani Başbakanlık yapmıştır.
Dedik ya önemli devlet adamlarından biridir. Yenilikçi yanlısıdır. En önemli
işlerinden biri köleliği yasaklaması, Tanzimat-ı kurması ve Gülhane Hattı
Hümayunu’nun ilan edilmesidir. Eeee bu kadar büyük işleri başarı ile yapan
insana da elbette ki “Büyük” ismi yakışırdı.
İşte
Reşitpaşa Mahallesi bu Reşit Paşa’nın büyük arazisi (koruluğu) üzerinde
kuruldu. Böyle olunca da mahalleye Reşitpaşa Mahallesi adı verildi. Hemen
unutmadan yazmalıyım. Bu mahalle daha önce Emirgan Mahallesi sınırları
içindeydi. 1963 yılında yapılan bir
değişiklikle Emirgan’dan ayrıldı ve Reşitpaşa olarak yeni bir mahalle yapıldı.
Reşitpaşa Mahallesindeki ön önemli tarihi eser, oğulları tarafından Büyük
Reşit Paşa adına 1860 da yaptırılan Reşit Paşa Meydan çeşmesidir. Bir diğer
tarihi eser, 1927 yılında inşa edilen Mihrişah Sultan Camiidir. Bu camiden
başka tarihi özellikleri olmayan altı cami daha var Reşitpaşa da! Diğer tarihi
eserler 1840 yapılan Yeritz Mangantz (Surp) Ermeni Kilisesidir. Bu kilise
birkaç kez büyük onarım gördü. Kilisenin
duvarında bir de duvar çeşmesi var. Bu çeşme 1854 de Misak Amira tarafından
yaptırılmıştır. Her ne kadar bu mahalle de bir de yel değirmeni kalıntıları
varsa da kendisi yok ya, boş verin gitsin!
Bizanslar döneminden kalma sarnıç varmış ama o da yeni gecekondu ve
inşaatların yapılması ile kaybolup gitti. Ara ki bulasın!
Reşitpaşa’da Müslimanlara ait
mezarlıkla Rum ve Ermeni meşatlığı yan olup arkadaşlık yapar gibidirler.
Mezarlıklara girildiğinde Rum ve Ermeni mezar taşlarının inceliği görülebilir.
Müslüman mezarlığındaki bir tarihi çeşme ise dikkatten kaçırılmamalıdır.
Enteresan bir çeşmedir.
Reşitpaşa’da hayli Rum ve Ermeni vardı. Ama malum olaylar nedeni ile
kaçıp gittiler. Önce sayıları azaldı, sonra da bütünü ile kayboldular.
Reşitpaşa halkı daha çok Rize ve Amasya’dan göç edenlerden oluşur. Daha
sonraları diğer yerlerden de göç alarak hayli kalabalık nüfusa ulaştı.
Reşitpaşa’da sanayi yok. Halkı ticaret
erbabı, küçük esnaf, işçi, memur ve inşaatçılardan oluşur. Mahalle sınırları
içindeki en büyük işyeri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’dır.
Reşitpaşa’da mesire yeri yok.
Halk mesire yeri olarak Emirgan koruluğundan yararlanılmaktadır.
Değirmentepe mevkiinde ise Mermerci Açık Hava Tiyatrosu bulunmaktadır. Mahalle sınırları içindeki en önemli eğitim
kurumu İstanbul Teknik Üniversitesidir (İTÜ). Burada sağlık ocağı ve iki de
özel klinik bulunmaktadır. Mahallede ayrıca Tuncay Artun İMKB Doğanevler
İlköğretim Okulu ve Şehit Üsteğmen Ali Büyükdiçle İlköğretim Okulu var.
Reşitpaşa da ayrıca Altı Nokta Körler Vakfı ile Savha Vakfı adlarını
taşıyan iki vakıf ve pek çok dernek var. Savha Vakfı daha önceleri Bahriye Üçok
Sağlık ve Kültür Merkezi idi. Siyasiler rahat durur mu hemen ismini Savha Vakfı
olarak değiştirdiler. Nedendir bilinmez, çok önemli bir isim olan Bahriye Üçok
isminden rahatsızlık duydular. Oysa Bahriye Üçok (1919-1990) çok önemli bir
ilahiyatçı, tarihçi ve siyaset bilimciydi. A. Ü. İlahiyat Fakültesinde Doçent
olarak yıllarca ders verip öğrenci yetiştirmiş sonra da siyaset hayatına
atılmıştı. Ordu Milletvekilliği yapmış, laikliği savunan bir kişi olarak
tanınmıştı. Ne yazık ki bu mümtaz insan 6.10.1990 tarihinde Ankara’daki
adresine gönderilen içi bombalı bir kitap paketini evinde açarken paketin
patlaması sonucu hayatını kaybetti. İşe bakın be! Altı Nokta Körler Vakfı.
Bahriye Üçok Sağlık ve Kültür Merkezi derken nerelere geldik. Bahsettiğimiz
Savha Vakfı Reşitpaşa Diyaliz ve
Laboratuar merkezi olarak hizmet vermektedir.
Mahallede bulunan derneklerin en önemlisi Reşitpaşa Spor
Kulübü’dür. Amatör yarışmalara katılan kulüp başarılı sonuçlar alarak
şampiyonluklarla kucaklamak başarısını gösterdi. Ne var ki 2012 de genç teknik
elemanı Hasan Hoca’yı kaybederek ağır ve acı bir yara aldı. Bir diğer önemli
dernek Kumoğlu Köyü derneğidir. Bu dernek aynı zamanda Cemevi olarak da hizmet
vermektedir.
Reşitpaşa mahallesinde bu güne kadar Aleksandra Kostantindo,
Sait Yılmaz, Fethi Doğançay, Hasan İbiş, Ebüzeyt Kıral, Bekir Ekiz muhtar
olarak görev yaptılar. Mahallenin sevilen işadamı Bekir Ekiz aday olduğu sürece
muhtarlığı kimseye bırakmaz. Sevilen ve çok sayılan bir kişi.
Bildiğim kadarı ile Reşitpaşa’da 14 cadde, 63 sokak 3 site
ve 1 yurt bulunmaktadır. Geçici sokak var mı bilgim olmadı.
Burası Reşitpaşa Mahallesi! Çok daha şeyler yazılabilir. Ama
bu kadarla yetiniyorum. Zira yağmurlar başladı, kış bastırdı, soğuklar geldi,
kar beklentisi var. Böyle bir durumda sokakları arşınlamak, caddelerde tur
atmak, işyerlerinin önünde durak yapmak, tanıdık bir dost aramak kolay olmasa
gerek!
FERAHEVLER (YAVUZ SULTAN SELİM)
Sarıyer’in yeni mahallerinden biri olarak yıldızı parladı Ferahevlerin.
Mahallenin resmi ismi Yavuz Sultan Selim
Mahallesidir bu ismi 1988 yılında Belediye Meclisi kararı ile aldı. Yavuz
Sultan Selim ismi değil de Ferahevler tuttu. Belki de yöre halkı Osmanlıya
özlem duymadığından Yavuz Sultan Selim ismine ilgi duymadı. Olurda olmaz da. Bu
bizim hem konumuz ve hem de işimiz değil. Biz kendi işimize bakacağız.
Efendim, Ferahevler yeni bir yerleşim bölgesidir. Yöreye yerleşim 1960
yılında gecekondu olarak başladı. Gecekondulaşma 1970 ve 1980 li yıllarda
anormal boyutlara ulaşınca muhtarlık yapıldı.
Ferahevler mahallesi, gecekondu
mahallesi ama örnek mahalle özelliğini taşır. Zira öyle binaları var ki bu
binaları gören, gecekondu mahallesi olduğuna inanmaz. Halkı Rize, Trabzon, Kastamonu, Sivas,
Giresun ve Malatya’dan göç edenlerden oluşuyor. Diğer yerlerden göçenlerde var
tabii… Mahalle halkının büyük çoğunluğu, işçi, küçük esnaf ve emekli…
Mahallede gazino, sinema ve tiyatro gibi eğlence yerleri yok. Ancak ana
caddesi çok ilgi çekici ve hareketlidir. Mahallede tarihi özelliğe haiz her hangi bir
eser yok. Üç cami bulunan Ferahevlerde azınlıklar olmadığı için ibadethaneleri
de yok. Sadece Müslimanlara ait Mezarlık var.
Ferahevler’de, Ferahevler İlköğretim Okulu, Yaşar Dedeman Lisesi ve Özel
Yeni Yıldız Koleji eğitim vermektedir.
Ayrıca Özel Hürriyet Ayata Yüksek Öğrenim Kız Yurdu var. Erkek öğrenci yurdu
Poligon’a taşındı.
Ferahevler her geçen gün önem kazanmaktadır. Sarıyer Kaymakamlığı
yıllardan beri bulunduğu merkez Sarıyer’den kaldırıldı ve Ferahevler’deki yeni
binasına taşındı. Kaymakamlığın Ferahevlere taşınması, mahalleye büyük
hareketlilik getirdi.
Kaymakamlık binası içinde Aile Sağlık Merkezi, Sağlık Ocağı gibi birçok
ünite var. Ana cadde üzerinde de bir de Tarabya Sağlık Merkezi bulunuyor. Dr.
Mehmet Salman’ın burada görev yapması yöre halktı içi büyük bir şans doğrusu.
Gecekondu mahallesi ama hayli büyük bir mahalle! Tespitlerime göre 5
caddesi, geçici sokaklar hariç 71 sokağı ve 9 sitesi var. Ferahevler’de Hicabi
Aydın ve Turan Öztürk muhtar olarak görev yaptılar. Turan Öztürk hala görev
başında. Maşallahı var “Ben yokum” dese de kendisini seçecekler gibi!
Sarıyer’in ilçe merkezi artık Ferahevler. Sarıyer’in sadece ismi kaldı,
hepsi o kadar!
DERBENT
(ÇAMLITEPE)
Derbent’te Sarıyer’in yeni bir yerleşim ve gecekondu bölgesi! Bir ismi de Çamlıtepe’dir. Mahalle 1980’li
yıllarda İstinye’den ayrılarak mahalle yapıldı.
Mahalle Derbent ismini, Belgrat ormanlarında bulunan bentler ve bent
sularının buradan geçmesi nedeni ile almış.
Derbent’in yeni ismi olan Çamlıtepe kullanılmamaktadır. Halk Derbent’i
benimsemiş öyle devam etmektedir. Derbent’te
tarihi eser bulunmuyor. Mahallede tarihi eser özelliği olmayan Çamlıtepe
Merkez, Ebubekir ve Aşağı Derbent Camii adlarını taşıyan üç cami var.
Derbent’in yerleşim halkının büyük çoğunluğu Sivas, Sinop ve
Elazığlılardan oluşmaktadır. Elbette ki diğer yerlerden de göç almıştır.
Mahallede gecekondulaşma 1930’lu yıllarda başladı. 1970, 1980 ve 1990’lı
yıllarda büyük boyutlara ulaştı.
Mahallede eğlence merkezi ve büyük işyeri yok. Halkı işçi, memur, küçük
esnaf ve serbest meslek sahibi ve emeklilerden oluşuyor. Mesire yeri olarak
mahalleye adını veren, girişteki çam
ormanından yararlanılıyor.
Derbent mahallesi yeşillikler içinde, trafik yoğunluğu ve hava
kirliliğinden uzak, sakin ve huzur verici bir mahalledir. Mahallenin adını
taşıyan bir de memba suyu bulunmaktadır. Mahallede Çamlıtepe ismini taşıyan bir
ilköğretim okulu, 1984 yılında yeni dersliklerle büyütüldü ismi de Hatemoğlu
İlköğretim Okulu oldu.
Derbent mahallesinde Osman Top, Cihat Yüksel ve Metin Ateş muhtar olarak
görev yaptılar. Metin Ateş Muhtarlık görevini devam ettirmektedir.
Derbent sessiz, sakin ve huzur verici konumu ile tercih edilen bir
mahalledir. Bu mahallenin 5 caddesi, geçici sokakları hariç 43 sokak ve 1
sitesi bulunmaktadır.
PTT
EVLERİ (KOZDERE)
PTT
Evleri tarihte Büyükdere Çayırlığı olarak geçen, büyük çayırlık alan üzerine
kuruldu. Bu alanda gecekondulaşma 1970’lı yıllarda başladı. Bu büyük alan parsellenmiş
ve üç, beş milyona satışa çıkarılmıştı. Alandan nasip alamayanlardan biri de
ben olmuştum. Ben ve birkaç arkadaşım. O sıralarda Orman Fakültesinde
çalışıyorduk. Sabah ve akşam servis arabası ile buradan geçerken, satılan
arsaları görüyor ve “burada ev mi olur” diyerek birbirimize söyleniyorduk. Hiç birimiz burada mahalle olacağı inancını
taşımıyor ve arsa alanlara gülüyorduk. İşe bakın ki beş on sene sonra gülünç
duruma düşen biz olduk. Zira alan büyüdükçe büyüdü ve birkaç yıl içinde ayrı
bir mahalle oldu. Ama ne akıllıymışız be!
Aman kendimizle dalga geçmeyelim de
zira okuyanlar bizi alaya almasın! PTT Evleri Mahallesinin ilk ismi Kozdere
Mahallesidir. Neden Kozdere onu da anlamış değilim. Evet mahalle içinden dere
geçiyor ama adı Çayırbaşı Deresi, daha eski adı Büyükdere, olmadı bir başka adı
Bakla Deresi ! O halde Kozdere nereden çıktı onu da anlamak mümkün değil!
1970’li yıllarda Çayırbaşı Fidanlığı ile Sultan Suyu arasındaki büyük
alan parsellenince yapılaşmada başladı ve Kozdere adıyla koca bir mahalle
oluştu. 1989 da bu yerleşim bölgesi PTT Evleri Mahallesi olarak tescil edildi.
Eskiden çok büyük çayırlık alan olarak bilinen burada “Kırkağaç” ve
“Yedi Kardeşler” de denilen bir anıt Çınar ağacı vardı. Ağacın boyunun 60,
çevresinin de 32 metre olduğu bazı kayıtlarda belirtilmektedir. I. Haclı
Seferine (1096) çıkan Godefroy de Bouillon kumandasındaki Haçlı Ordusu bu büyük
alanda konaklamış ve komutan ordugâhını bu çınar ağacının altında kurmuş. Ben
değişik kitaplarda yazılanları yazıyorum…
Gravürüne baktım muhteşem bir ağaç ama ağacı görmedim. Zira ağacın
yazılanlara göre içi kovukmuş. Kahvehane olarak kullanılıyormuş. Kahve
ocağından çıkan bir yangın sonunda ağacın yanıp kül olduğu belirtiliyor. Bir
başka söylem ise ağacın Büyükdere/Çayırbaşı Fidanlığı kurulurken kesildiği
şeklindedir. Ancak buna pek ihtimal vermiyorum. Çünkü o durumdaki ağaca hiç
kimse kıyamaz! Eskilerden de böyle bir şey duymadım,
PTT
evleri, Bahçeköy caddesinin batı tarafından başlar yukarılara doğru çıkar.
Mahallede tarihi eser olarak Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge
Komutanlığı binası var. Binanın 1924 de yapıldığı söylenmektedir. Bu binanın
arkasında ise iki uçak hangarı var tarihi eser olarak.
Türkiye’de ilk Sivil Hava taşımacılığı bu alandan yapıldı. Taşımacılıkta
deniz uçakları kullanıldı. İtalyan Hava Ekpresi Şirketi (Aero Esprosso
İtaliana) 1924 yılında bu alanı Türk Hükümetinden kiraladı ve 11 yıl çalışma
imtiyazı aldı. Atina-Brindizi, İstanbul-Atina-Rodos seferleri yapıldı. Bu hava
şirketi 1936 millileştirilerek geri alındı ve alan askeri maçlı olarak
kullanılmaya başlandı. Uçak alanı 1950’li yılların sonuna kadar kullanıldı.
1926
yılında Atatürk’ün emri ile kurulan Fidanlıkta PTT evleri sınırları içindedir.
1930 da yine burada 80 dönümlük bir arazi üzerine Meyve Islah Enstitüsü
kuruldu. 1936 da ise Pratik Bahçıvan Yetiştirme Yurdu açıldı.
PTT
Evleri yerleşim bölgesi halkının yerlisi yok. Zira mahalle yeni bir mahalle ve
ülkenin değişik yerlerinden gelen göçlerle büyüdü. Mahalle Muş, Kars, Ardahan,
Iğdır, Kastamonu, Sivas ve Giresun’dan göç edenlerden oluşuyor..
PTT
Evleri mahallesinin üst kısımları mesire yeridir. İstanbul’un en büyük mesiresi olan Sultan
Suyu Mesiresi buradadır. Ancak bu büyük alan üzerinden birkaç tane büyük gazino
ve çay bahçesi var.
Mahallenin halkı işçi, memur, küçük esnaftan oluşmaktadır. Büyük işyeri
yoktur. Emeklisi ise çoktur.
Fazla
gezip dolaştığımız bir yer değil bu mahalle. Ama yine de dostlarımız var.
Ardahanlı Fevzi Ağa Özer), her ne kadar “Ben ağa değilim” dediyse de inanan
olmadı. Zira biz şaka desek de köylüleri ağa deyip duruyorlardı. Sorduğumuzda
“Aşiret kalabalık, biri ağa olacaksa o da Benim” derdi ama daha çok “Sevmedim
bu ağalık işini” deyip dururdu. “Ya köye gittiğinde” diye sorduğumuzda “O zaman
başka, ben istemesem de köylü söyler, köy işi başka şehir işi başka” derdi. Ama
hiç beklenmedik anda yapıştı yakasına bir hastalık, altı ay gibi kısa bir
zamanda aldı götürdü onu aramızdan. Oğlu Ersin babasından kalan ağalığı devam
ettiriyor mu acaba?
Bu
mahalle de ağa aramaya kalksak ilk akla gelecek olan Muşlulardan Mirza Sancak
olur diye düşünüyorum. Boyu, bosu, giyimi, kuşamı, saygısı ve konuşması ile
ağalığın adayı olsa gerek! Çok genç
yaşta tanıdım kendisini. Sarıyer takımı futbolcusuydu. Sessiz, sakin ve sözü dinlenen bir saygın
insan!
Bu mahallede Zübeyde Hanım İlköğretim Okulu adında bir
ilköğretim okulu ve bir de Mehmet Şam Ticaret Meslek Lisesi var. Kredi Yurtlar Müdürlüğüne bağlı Bahçeköy
Öğrenci Yurdu da bu mahalle sınırları içinde yer almaktadır. Sağlık Ocağı da
var.
Mahallede pek çok kaynak suyu var. Bunlar da mesire alanlarının içinde
bulunmaktadır.
PTT
Evleri mahallesinde Cemal Çavdar ve Yusuf Yıldırım muhtar olarak görev
yaptılar. Yusuf Yıldırım’ın muhtarlığı hala devam ediyor. Nedense muhtarlara
rakip çıkıyor çıkmasına da mührü ellerinden alamıyorlar. Demek ki muhtarlar hem
görev yapmasını hem de kendilerini sevdirmesini ve seçim kazanmasını
biliyorlar.
DARÜŞŞAFAKA
Sarıyer
İlçesinin en yeni mahallesidir. 2003 yılı Aralık ayında yeni bir mahalle olarak
Derbent (Çamlıtepe) mahallesinden ayrıldı ve yeni muhtarlık olarak tescil
edildi. İyi de oldu. Yakışır çünkü. Bu kadar modern bir mahalle pek çok ilçede
yok.
Hemen
belirtelim mahalle ismini, mahalle sınırları içinde olan Darüşşafaka Lisesinden
aldı. Darüşşafaka Lisesi deyİp bir çırpıda geçmemek gerekir. Malum bu eğitim
kurumu 30.03.1863 de Sultan Abdülaziz’in fermanı ile Cemiyet-i Tedrisiye-i
İslamiye adıyla Maliye Nazırı Yusuf Ziya Paşa, Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Tevfik
Paşa, Hariciye Nazırı Sakızlı Es’ad Paşa ve Trabzonlu Ali Naki Efendi
tarafından kuruldu. Okulun açılışındaki amaç; okuma imkânı olmayan çocuklara
(yetimlere) eğitim ve öğretim sağlamaktı. Okul 1865 de Beyazıt’taki Valide
Mektebi’nde eğitime başladı. Akabinde Aksaray’da Ebubekir Paşa Mektebi açıldı. Modern okulların açılmaya
başlanması üzerine yoksul ve yetenekli Türk ve İslam çocuklarına daha iyi
eğitim verilmesi amacı ile Darüşşafat-ül İslamiye kuruldu. Bu okul Fatih
Çarşamba’da 1873 de açıldı ve okulun adı Darüşşafaka olarak değiştirildi.
Darüşşafaka bir hayır kurumu tarafından ilk defa açılan bir okul olma
özelliğini taşır. Yardımseverlerin bağışları ile yaşayan okul 1955 de Kolej
statüsüne geçti ve yabancı dilde eğitime başladı. 1972 yılında kız öğrencilere
de eğitim vermeye başladı. Darüşşafaka’nın Fatih Çarşamba’daki binaları
yetersiz kalınca Sarıyer ilçesinde Çamlıtepe (Derbent) de yeni ve modern kampüs
inşa edildi ve 1995 de eğitim vermeye başlandı. Darüşşafaka Lisesi içinde
ilköğretim okulu da bulunmaktadır. Darüşşafaka Lisesinden başka Cumhuriyet
Lisesi adını taşıyan ikinci bir lise daha bulunmaktadır. Bu bilgileri verdikten
sonra tekrar mahalleye döneriz.
Darüşşafaka’daki en önemli tarihi eserler Maslak Kasırları’dır. Kasırlar
170 bin metre karelik bir alan üzerinde inşa edilmiştir. Kasırların bulunduğu
alanda ilk yapılaşma Sultan II. Mahmut döneminde (1808-1839) inşa edildiği
zannedilmektedir. Maslak kasırlarının bölümleri; Kasr-ı Hümayun, Mabeyn-i
Hümayun, Çadır Köşkü, Paşalar Dairesi ve Limonluktur.
Kasr-ı
Hümayun iki katlı kâgir olarak inşa edildi. Birinci katı taş, ikinci katı ise
ahşaptan yapılmıştır. Pencereleri ve
süslemelerin güzelliği ile dikkat çeker. Kasr-ı Hümayun’da Sultan Abdülhamit’in
bizzat yaptığı ve üzerinde A.H. arması bulunan aynalı bir kapı bulunmaktadır.
Bu bina Milli Saraylara ait olup müze olarak kullanılmaktadır.
Mabeyn’i Hümayun tek katlı, zarif ve kâgir binadır. Binada iki oda ve
büyük bir salon var. Salondan çok değerli bitkilerin bulunduğu seraya
geçilmektedir. Seranın kapısı üzerinde de A.H. arması bulunmaktadır. Seraya
açılan kapının yanında ve somaki mermer üzerine konulmuş mavi mine üzerine
işlemeli saat çok değerli tarihi bir eserdir. Çadır köşkü kafeterya hizmeti
vermektedir. Paşalar Dairesi tek katlı ve kâgir olarak inşa edilmiştir. Koruma
amaçlı kullanılmıştır. Limonluk olarak bilinen bina ise Cumhuriyet döneminde Birinci
Ordu ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi tarafından bir süre prevantoryum olarak
kullanıldı. 1981 de Müzeler Müdürlüğüne devredildi. Hemen hatırlatalım bu
Maslak Kasırları içindeki büyük salonda düğün yapılmaktadır. Yeter ki istekte
bulunulsun ve gerekli ödemeler yapılsın. Askeri disiplinin hâkim olduğu
Kasırlar da düğün olduğu zaman evlilikler de kavi oluyor, boşanma gibi
uğursuzluklar yaşanmıyormuş! Benim değil, düğünleri burada yaptıranların
söyledikleri bunlar! Demek ki dualı bir yer, evliliklerin mutlulukla bitmesine
vesile oluyor. Latife de olsa iyi bir söylem!
Darüşşafaka mahallesinde bir de tarihi olduğu söylenegelen su deposu
bulunmaktadır. Bu su deposu Mabeyn-i Hümayun’a bağlantılı olup, ne zaman
yapıldığı hususunda bir bilgi yoktur.
Darüşşafaka yeni bir yerleşim bölgesi olup halkı çok karışıktır. Bu
modern mahalle sakinlerinin birbirlerini tanıdıkları bile söylenemez. Çünkü
mahalle adeta siteler mahallesidir. Bu gibi yerlerde eski dönemlerdeki gibi
komşuluk münasebetleri olmamakta, her aile kendine göre bir hayat yaşamaktadır.
Mahallenin halkını daha çok zengin iş adamları, üst düzeyde bürokratlar, devlet
adamları, inşaatçılar ve yüksek derecede emekli olanlar oluşturmaktadır.
Hani
demek isterim ki ilçemiz Sarıyer’dir. Sarıyer olur da gecekondu olmaz mı? Olur
elbet! O halde Darüşşafaka mahallesinde de vardır ama bu gecekondular,
sitelerden yıllarca önce yapıldıkları için ayrı bir koloni gibidirler ve
yaşamlarını modern sitelere kapalı devam ettirmektedirler. Gecekondular Derbent
deresi yatağında yer alan iki sokakta bulunuyor.
Darüşşafaka Mahallesinde bulunan mükemmel spor kompleksi Darüşşafaka
Lisesine aittir. Her bakımdan örnek bir spor alanıdır.
Mahallenin sınırları içinde bulunan önemli sağlık kuruluşu İzzet Baysal
Huzurevi’dir. Hayırsever İşadamı İzzet Baysal tarafından yapılarak halkın
istifadesine sunulan bu hayır kurumu yeterli olmayınca hemen yanı başında
ikinci bir bina yapılarak 2012 de hizmete açıldı. Bu huzur evi Sarıyerli
gariplerin kurtarıcısı oldu adeta. Pek çok Sarıyerli bakıma muhtaç insan bu
huzur evinde gün doldurdu ve sonunda göçüp gittiler. Hala huzurevinde sayılı
günlerini huzur içinde devam ettiren Sarıyerli ağabeylerimiz var. Munto Mustafa
(Kocamaz) doksan yaşın üzerinde maşallah tığ gibi delikanlı! İstediği gün
izinli olarak dışarıya çıkabiliyor. Hanım olarak da üç beş Sarıyerli var Huzur
evinde kalan. Ama bir iki yıl içinde kaybettiklerimizde var. Mesela
Sarıyerlilerin ağabeyi Cahit Bakışkan ‘da bu huzurevinde on yıldan fazla kaldı
ve üç dört yıl evvel esas dünyasına göçtü. Hanımı ile birlikte kalıyorlardı.
Bir yıl sonra da hanımı peşinden gitti. Eşini yalnız bırakmamak için peşinden
koştu. Bir süre önce ise Terzi Salih Kömedile hakkın rahmetine kavuştu. Salih
Kömedile’ye bir parantez açmalıyım… Sarıyer’de sevilen bir terziydi. Şakacı,
güler yüzlü ve iyi niyetli bir insandı. Kızmaz, darılmaz, kimsenin onuru ile de
oynamaz bir iyi insandı. 1960 İhtilâli olduktan bir iki gün sonra Terzi Salih’i
kaymakamlığa çağırıyorlar. Ürkerek gidiyor, Yassıada’ya gönderirler korkusunu
taşıyor. Ama tahmin ettiğinden değişik bir iş geliyor başına. Kaymakam veriyor
eline muhtarlık mührünü” Seni Sarıyer Muhtar’ı olarak görevlendirdim. Git göreve başla” diyor. Telaşa kapılıyor, kan ter içinde kalıyor
Terzi Salih! Ikınıyor, sıkılıyor ve
sonunda “Beyim ben okuma yazma bilmem, onun için muhtarlık yapamam diyor”
İnanmıyorlar kendisine “Hele git işine başla” deyip gönderiyorlar. Böylece
durumu anlaşılana kadar üç-beş ay
muhtarlık yapıyor..
Darüşşafaka Mahallesinde eğlence merkezi yok. Hatta ilçede kahvehanesi
olmayan tek mahalle burasıdır. Darüşşafaka Lisesi Tesisleri içinde ise ismine
uygun dinlence yerleri ve spor kompleksi bulunuyor.
Darüşşafaka Mahallesinde dere içindeki gecekondular hariç 48 site var.
Sitelerdeki blok sayısı 186, dairesi sayısı ise 3144 ‘dür.
Bu
mahallede her hangi bir ibadethane olmadığı gibi mezarlıkta bulunmuyor.
Darüşşafaka
Muhtarı gazetecilikten emekli Hüseyin Sarıucak. Sevimli, sempatik ve
yardımsever kişiliği ile herkesin sevgi ve saygısını kazanmış bir insan. Yeni
bir seçim olsa yine kazanacak kadar kendinden emin. İkinci bir görevi de
Sarıyer İlçesi Muhtarlar Derneği Başkanlığı… Başka görevler üstlenecek kadar da
becerikli bir kişi.
Sokaklarında dolaştık Darüşşafaka’nın… Taksi durağında bekleyen birkaç
taksi şoföründen başka kimseyi sohbette göremedik. Herkes kendi âleminde ve
kendi halinde… Muhtarlığa gittiğimizde bulamadık muhtarı bir başka yere gitmiş
görev icabı… Ne yapalım biz de soracaklarımızı telefonla sorarız olur biter
dedik ve dönüp geldik Sarıyer limanına demirledik.
CUMHURİYET
Cumhuriyet
Mahallesi de yeni bir yerleşim bölgesidir.
Önceleri Özbir Mahallesi adı ile bilinen bir gecekondu mahallesiydi ve
Kireçburnu’na bağlıydı. Ayrı bir
muhtarlık olunca Kefeliköy gibi çok eski bir yerleşim bölgesi de bu mahalleye
bağlandı.
Kefeliköy gecekondu bölgesi olduğu için yerleşik halkı yoktur. Muhalle
Sivas, Erzincan, Kars ve Giresun’dan göç almıştır.
Mahalle gecekondu bölgesi olmasına
karşın hayli gelişmiştir. Mahalle sınırları içinde üç öğrenim kurumu bulunuyor.
Bunlar; Fahrettin Arslan İlköğretim Okulu, Cumhuriyet İlköğretim Okulu ve Cevat
Koçak Ticaret Meslek Lisesidir.
Fahrettin Aslan İlköğretim Okulu 1975 yılında Hacı Osman İlkokulu adı
ile açıldı. Yeterli olmayınca Fahrettin Arslan İlkokulu adını taşıyan okul
yapıldı. İki okul 1990/1991 öğretim yılında birleştirildi. Cevat Koçak Meslek
Lisesi daha önceleri Çayırbaşı’nda idi, 1995 yılında Cumhuriyet Mahallesinde
yapılan yeni binasına taşındı.
Mahallede dolaşıp durduk. Çok fazla işyeri yok. Tabii ki esnaf var.
Fakat çarşısı öyle çok hareketli değil.
Özel sağlık kuruluşunun ismi Enhar Tıp Merkezi.
Ayrıca
mahallede bir biri abide gibi olan iki cami var. Cumhuriyet Mahallesi Merkez
Camii (1999) ve Mekke Nur Camii (2003). Mekke Nur Camiine Medineli Hacı Osman
Camii de deniliyor. Medineli Osman Efendi bir büyük âlim adamdı. Ona da kısa
bir paragraf açalım bakalım neler olmuş. Mustafa Kemal Atatürk 1930 yılında
yatı ile boğaz turuna çıkmış. Beykoz’a inmiş. Kaymakam ve diğer resmi
kişilerle, halk karşılamış kendisini. Halka sohbet ederken, müftüyü sormuş.
Müftü karşılayıcılar arasında yoktu. Resmi görevliler birbirine bakıyordu
telaşla. Karşılayanlar arasında olan Yalıköy Camii İmanı Medineli Hacı Osman
Efendi, kasketini eline alıp Mustafa Kemal’in önüne giderek “Ben varım Paşa”
diyor. Mustafa Kemal Atatürk memnun,
hoca ile konuşurken, at arabası ile meyve satan bir seyyar esnaf gelip
Atatürk’e bir salkım üzüm uzatır. Atatürk üzümü alır ve Hoca Efendiye “Hocam,
bu üzümü yemek sevap da suyunu içmek neden haram?” diye sorar! Hoca Efendi vereceği yanıtı verecek ama ya
başına bir iş gelirse diye düşünür, durur bir süre. Sonra da mademki din
adamıyım doğruyu söylemeliyim diyerek yanıt verir: “Paşam, insanın eşi ile
yatması sevap da kızı ile yatması neden haram” diyerek soruya, soru ile yanıt
verir. Atatürk ciddileşir ve hemen yanındakine “Bize işte böyle din adamı lâzım.
Çankaya sofrasına davetliler arasına alın” der… Bu olaydan sonra Medineli Hacı
Osman Efendi Atatürk’ün Çankaya Sofrasının davetlileri arasına girer.
Cumhuriyet Mahallede Dallas Parkı ve G2 Sokak Parkı ve Muhtarlık Parkı
isimlerini taşıyan üç küçük park var.
Cumhuriyet Mahallesinde bugüne kadar Dursun Çoban, Orhan Çoban ve Nevzat
Aktan muhtar olarak görev yaptılar. Nevzat Aktan’ın muhtarlık görevi hala devam
ediyor, bırakacağı da yok.
Turumuz kısa oldu ama yararlı oldu. En azından Mekke Nur camiinde bir
vakit namazsı kılmış ve cadde ve sokakları tertemiz olan mahalleyi dolaşmış
olduk.
PINAR
Sarıyer’in
yeni yerleşim bölgelerinden biridir.
Park yanında bulunan bir memba suyundan (Pınar) ismini aldığı
söylenmektedir. İşin doğrusu 1950’li yıllarda köyden göçen bir vatandaş yapmış
bir gecekondu, onu diğer birkaç hemşerisi takip etmiş ve “Nerede oturuyorsunuz”
diye soranlara, memba suyunu çağrıştıran
“Pınar” deyip çıkmışlar işin içinden. O gün bugündür. Bu yerleşim
bölgesine Pınar Mahallesi deniyor.
Mahalle halkının çoğunluğunu Sivas, Kars, Ordu, Amasya, Zonguldak v e
Kastamonu’dan göç edenler oluşturuyor. Mahallede büyük işyeri yok. O nedenle
halk işçi, memur, küçük esnaf ve serbest meslek erbabadır.
Bu
mahallede sinema, tiyatro, gazino gibi eğlence merkezi yok. İbadethane olarak
Osman Kabil ve Yeni Cami adlarını taşıyan iki Cami var. Bir suni çim futbol sahası ve bir de Mevhibe
İnönü adını taşıyan bir park var. Şunu da belirmek gerekir, İstinye’nin üst
tarafı, Pınar Mahallesi ile Poligon arasına sıkışmış büyük bir alan üzerine
yapılan devasa iş merkezi İstinye Park var yakın semtlere hayat veren.
Pınar
Mahallesinde önemli eğitim kurumları bulunuyor. Pınar Mahallesinde ilk, ilkokul
1972 de dört derslik olarak açıldı. Bilahare okulun ismi Mehmet Akif İlköğretim
Okulu oldu. Atatürk Çıraklık Meslek Okulu da 1987 yılında Mehmet Akif
İlkokulunun ahşap binasında eğitime başlamış, bina yeterli olmadığından Sarıyer
Halk Eğitim Merkezi bünyesinde eğitime devam edilmiş, 1995 yılında da 100. Yıl
Sanayi Sitesindeki yeni binasına taşındı.
Pınar
Mahallesindeki en önemli eğitim kurumu Feyziye Mektepleri Vakfı Özel Ayazağa
Işık Okullarıdır. Bu önemli eğitim kurumu, 1885 de Selanik’te kurulmuş ve
eğitime başlamıştır. 1911 İstanbul’da kurulan okul Selanik’e bağlı olarak
eğitim vermiştir. Balkan Savaşları nedeni ile eğitime bir süre ara verildikten
sonra 1927 yılından itibaren İstanbul’da eğitim verilmeye devam
edilmiştir. Fevziye Mektepleri önceleri
Kosko, daha sonra da Nişantaşı’ndaki Naciye Sultan konağında hizmet vermiştir.
1935 Atatürk’ün istek ve onayı üzerine okulun ismi Işık olarak
değiştirilmiştir. Bu kuruluş 1967 yılında vakıf haline getirildi. 1986 yılında
Işık Lisesi Ayazağa Kampusu açıldı. 1988/89 da ortaokul ve lise bölümleri, 1995
yılında da üniversite binası yapıldı. Kampus içinde ilköğretim okulu, lise ve
aynı ismi taşıyan üniversite var.
Pınar
Mahallesinde Atlı Sipahi Ocağı, Işık Spor, Işık Evleri ve Pınar Spor isimlerini
taşıyan dernekler var. Okul Aile Dernekleri, Cami dernekler var. Atlı Spor Kulübünün tesisleri yörenin en iyi
tesisleridir.
Dolaşalım, bakalım neler görürüz, neler hissederiz düşüncesiyle yürüdük
Suat’la Pınar mahallesi ana caddesinde. Bir aşına yüze, bir dosta rastlarız
diye düşündük ama nafile. Pınar mahallesini baştan sona ikiye ayıran ana
caddede yürüdük bir süre. Cadde hareketli ama sokaklar sessiz ve sakin.
İçerlere gidildikçe tek gözlü, iki gözlü derme çatma evler çıktı karşımıza. Zaten
bütün gecekondu mahalleleri böyledir, farklı değil ki. Daha önce de Pınar
Mahallesine gitmiştim. Yine Suat Uysallar ile beraberdik. Muhtarlığa
uğradığımızda derdimizi anlattık ve açıkça da bir kitap yazacağımızı bu nedenle
semtle ilgili bazı bilgilere ihtiyacımız olduğunu söylemiştim ama sorduğuma,
soracağıma bin pişman olmuştum. Muhtar
öyle bir yanıt vermişti ki, şaşırmıştım. Kısa olarak “Size bilgi falan veremem,
burası gecekondu mahallesi, ya evlerimizi yıkmak için bilgi topluyorsanız?”.
“Hayır!, Yok böyle bir şey! Ama yine de siz bilirsiniz! Belki de haklısınız!”
diyerek ayrılmıştım muhtarlıktan. Demek ki kendi işimi kendim görecektim, işte
öyle yaptım. Bilgiler genel ve kırık dökük bu da yeter anlayana!
Pınar
Mahallesinde bugüne kadar Şaban Akıncı, Erol Sezer, Muammer Kaya ve Ayhan
Yılmaz(halen görevde) muhtar olarak görev yaptılar.
POLİGON
ilçenin
yeni yerleşim bölgelerinden biridir. Poligon ismini, sınırları içinde bulunun
Atış Poligonundan almıştır. Atış Poligonu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne
aittir.
Bu
ıssız alana 1960 yıllarında başlayan gecekondulaşma yıllar ilerledikçe dev
boyutlara varıyor ve sonuçta bağlı olduğu İstinye’den 1987 yılında ayrılarak
yeni bir mahalle olarak tescil ediliyordu.
Mahallenin kurulduğu alan İstinye’nin Taşocakları mevkii ve üst tarafıydı.
Taşocaklarının dışındaki arazide ise İstinye’nin meşhur Osmanlı Çileği
yetişiyordu. Gecekondulaşma ve normal yapılaşma derken İstinye’nin Osmanlı
çileği de yok olup gitti. Ama üst kısımlarda İstinye Park adını taşıyan çok
büyük ve hayli ilgi gören bir alış veriş merkezi var.
Poligon haklıda diğer yerler gibi karışıktır. Sivas, Rize. Erzincan,
Kars ve Tokat gibi değişik şehirlerden göç almıştır.
Yeni
yerleşim bölgelerinin en hareketli mahallelerinden biridir Poligon. ENKA Vakfı
Sadi Gülçelik tesisleri, Karadenizliler Vakfı İbrahim Cevahir tesisleri
buradadır. ENKA’nın Sadi Gülçelik tesislerinde yüzlerce genç sporcuya hizmet
verilmektedir. ENKA Spor Kulübünden yetişen onlarca Sporcu Türk Atletizm Milli
takımının formasını giyerek başarıdan başarıya koştular.
Poligon’da semtin ismini taşıyan ilköğretim okulu 1983 yılında eğitime
başladı. Okulun ismi 1985 de Kazım Karabekir İlk Öğretim Okulu olarak
değiştirildi. Özel ENKA okulları eğitimini Sadi Gülçelik Tesisleri içerisinde
devam ettirmektedir. Mahalle de bir Özel
Ufuk Sema Eğitimin kurumuna ait Özel Mahmut Bayram Öğrenci Yurdu var.
Poligon mahallesinde İstanbul Tenis Kulübü (TED), ENKA Spor Kulübü,
İstanbul Avcılık ve Atıcılık Kulübü, Poligon Spor Kulübü, Çamlıca Güreş İhtisas
kulübü (Spor kulübü ama sporla ilgilenilmiyor, dinlenme tesisi gibi hizmetler
veriliyor) gibi kulüpler faaliyet gösteriyor. Ayrıca Poligon Mahallesi
Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği ve Sevgi Hizmet Tanıtım Derneği gibi sosyal
amaçlı dernekler var. Ayrıca bir de Amatörler Evi var. Yani, İstanbul Amatör
Spor Kulüpleri Federasyonu (İASKF) nun bulunduğu bina. Adı ise “Orhan Saka
Amatörler Evi”. Orhan Saka’nın Türk futboluna büyük katkısı olduğunu bilmeyen
yok. Sağ olsun diyelim, zira büyük masrafın onun tarafından yapılmış olduğunu
öğrendik. Amatörler Evi’nde amatör spor kulüplerinin lisans ve tescil işlemleri
ile diğer işlemler yapılmaktadır.
Poligon mahallesinde aynı ismi taşıyan büyük ama tarihi özellikleri
olmayan, Osmanlı mimari tarzında yapılmış bir de camii var. Semtte ayrıca Mini
Park, Tepe Üstü Parkı ve Poligon Parkı isimlerini tanıyan üç park bulunuyor.
Poligon sokaklarını arşınlayıp durduk. Camii pek hoşumuza gittik.
Sokakları, caddeleri ve sıralanan evler hayli güzel. Gecekondu mahallesi havası
yok.
Poligon Mahallesinde 3 cadde, geçici sokaklar hariç 25 sokak ve 6 site var.
Mahalle muhtarlığını 1987 yılından bu yana, yani 25 yıldan beri Hasan
Kiliçöz yapıyor. Hak emri vaki olmadığı sürece görevini devam ettireceğe
benzer.
FATİH
SULTAN MEHMET
Sarıyer
ilçesinin yeni yerleşim bölgelerinden biridir. Rumelihisarı’na bağlı iken Büyük
Armutlu ve Küçük Armutlu olarak iki ayrı mahalle olarak biliniyordu. Ancak 1994
de Rumelihisarı’ndan ayrılıp muhtarlık haline getirilince ismi de Fatih Sultan
Mehmet olarak değiştirildi. Genel olarak, halk yine Küçük Armutlu ve Büyük
Armutlu’yu kullanmaya devam ediyor.
Burada
gecekondulaşma 1980’li yıllarda başladı ve hızla gelişti. Boğaziçi’nde bahçeciliğin çokça yapıldığı bir
yerdi ama bahçecilik tamamen terk edildi. Arazi bütünüyle evle doldu. Diğer yerleşim bölgeleri gibi
muntazam değil. Çünkü gecekondu yapının önlenmesi için büyük çabalar sarf
edildiği dönemde zorlukla yapıldı bu evler.
İyisine-kötüsüne, uygun olup olmadığına bakılmadı.
Mahallede tarihi özelliğe sahip her hangi bir eser yok. Halkın büyük
çoğunluğu Sivas, Kars, Tokat, Amasya ve Rize’den göç etmişler. Semtte biri
Küçük Armutlu Merkez Camii, diğeri İmam-ı Azam Camii isimlerini taşıyan iki
cami var. Bir de MEV Dumlupınar İlköğretim Okulu adını taşıyan ilkokul
bulunuyor. Bir sağlık ocağı ve bir de Özel Armutlu Kliniği bulunuyor.
Fatih
Sultan Mehmet Caddesinde tespitlerimize göre 2 cadde ve geçici sokaklar hariç
56 sokak bulunuyor.
Fatih
Sultan Mehmet mahallesinde Muammer Şimşek, Hulusi Ulucan, Nurettin Çoşkun ve
Osman Karaçam (halen görevde) muhtar olarak görev yaptılar.
KOCATAŞ
Sarıyer’in
en yüksek tepesi olan Kocataş dağ silsilesi üzerinde yer alan bu yerleşim bölgesi
bütünü ile gecekondulardan oluşmuştur. Yapılaşma çarpık ve dağınıktır. Ne var
ki Boğaziçi’ni çok iyii gören bir konumdadır. Kocataş dağ silsilesinin en
yüksek tepesindeki büyük kaya nedeniyle bu mahalleye Kocataş adının verildiği
söylencesi yaygınsa da coğrafi olarak zaten Mesarburnu’ndan Kılıçpınar’a ulaşan
dağ silsilesinin ismi Kocataş’tır. Bu nedenle mahalle yeni bir isim almamış,
yerleştiği yörenin ismini almıştır.
Bu
mahallede hiçbir tarihi eser yok. Sadece Kocataş Memba Suyunun kayalıklar
arasında ve hayli derin bir zeminde bulunan su haznesi var. Haznenin yapılışı,
Kocataş yalısının yapılışından (1900) sonra ve Cumhuriyetin ilk yıllarında
olduğu için tarihi özelliği bulunuyor.
Kocataş kaynak suyu, Kocataş tepesindeki kayalıklar arasından çıkar,
orada bulunan haznede dinlendirildikten sonra Kocataş Yalısının bahçesi
içindeki ikinci hazneye gelir. Buradan da fabrikaya giderek şişelenerek
piyasaya arz edilirdi. Fakat gecekondulaşma nedeniyle suyollarının tahrip edilmesi,
suyun büyük bir bölümünün gecekonducular tarafından alınması nedeniyle eskisi
gibi verim alınamadığından fabrika kapatıldı. Keza Kocataş yalısı içindeki
hayrat Necmeddin Molla Çeşmesine de su verilemeyince devreden çıkarıldı.
Kocataş mahallesinde sinema, tiyatro, gazino ve piknik yeri yok. Yöreye
yakın olan Kılıçpınar mesiresinden yararlanılıyor. Mahallede Kocataş Parkı adını taşıyan bir
park, mahallenin ismini taşıyan bir de cami (1983) var. Mahallede 1984 yılında
eğitime başlayan bir ilköğretim okulu bulunuyor. Okulun ismi bilahare Kocataş
Barbaros İlköğretim Okulu oldu.
Sarıyer Sağlık Grup Başkanlığına bağlı Kocataş Sağlık Birimi hizmet
vermeye devam ediyor.
Mahallede Kocataş Mahallesi Güzelleştirme Derneği ve Cami Derneği olmak
üzere iki dernek var. Her yeni yerleşim
bölgesi gibi Kocataş mahallesinin de yerli halkı yok. Hepsi değişik yerlerden
göç eden aileler. Örneğin; Trabzon, Giresun, Kastamonu, Tokat, Sivas ve
Elazığ’dan göç edenler çoğunluktadır. Mahallede 3 cadde geçici sokaklar hariç
29 sokak bulunmaktadır.
Kocataş mahallesinde Salim Durmaz, Nuri Keçeci ve Ferda Yıldıım (halen
muhtar) muhtar olarak görev yaptılar.
KAZIM
KARABEKİR PAŞA
Büyükdere ve Çayırbaşı’nın arka, yani tepe kısmında yer aldığından Dağ
Evleri Mahallesi olarak isimlendirilmişti. 1989 yılında bir kısmı Büyükdere,
bir kısmı da Çayırbaşı mahallesinden ayrılarak birleştirilmiş ve yeni muhtarlık
kurulmuş adı da Kazım Karabekir Paşa mahallesi yapılmıştır.
Bu
mahallede birkaç tarihi eser var. Eski Tekel Kibrit Fabrikası binası ve
fabrika arazisine bitişik üç azınlık
meşatlığı var. Rum, Ermeni ve Latin meşatlıkları tarihi meşatlıklardır. Bu meşatlıklarda tarihi mezar kitabeleri var.
İstanbul’un en büyük çiftliklerinden biri olan Bilezikçi Çiftliği bu
mahalle sınırları içine alınmıştır. Çiftlik içindeki Uyuyan Çınar, Koca Çınar
ve Kardeş Çınarlar görülmeye değer anıt ağaçlardır. Ayrıca en tepe noktada olan
çiftlik evi film seti olarak kullanılmaktadır. Terk edilen Tekel Kibrit
Fabrikasına ait bir büyük bina da tarihi eserlerden biridir. Fakat fabrika
alanı Sarıyer’e devlet hastanesi yapılmak üzere Sağlık Bakanlığına devredilmiş
ya da bırakılmıştır. Bugün yarın hastane inşaatının başlayacağı duyumları
alınmaktadır.
Mahalle halkını; Sivas, Giresun, Trabzon,
Rize, Samsun, Sinop, Kastamonu ve
Artvin’den gelenler oluşturmaktadır.
Halkın büyük kısmı işçi, küçük esnaf ve serbest meslek sahibidir.
Mahalledeki tek büyük işyeri Bahçeköy Caddesi üzerindeki Çay Paketleme
Fabrikasıdır.
Mahalle de Dağ Evleri Kestane Suyu ve Orman Suyu olarak iki memba suyu
bulunmaktadır.
Kazım
Karabekir Paşa Mahallesinde 2 Temmuz adını taşıyan bir park bulunuyor. Bu park Sarıyer Belediyesi tarafından yenilendi. 2 Temmuz 1993 de Sivas’ta olaylar oldu. Bu
olaylar “Tarihe Madımak olayları olarak geçti. Madımak Otelinde bulunan
Aydınlara karşı saldırı yapıldı, otel yakıldı ve 33 aydın ihsan olmak üzere, 2
si otel görevlisi ve 2’si de gösterici olmak üzere 37 kişi katliamda can verdi.
Bu günün anısına 2 Temmuz Parkı yenilendi ve Parka konulan kaideye can
verenlerin isimleri yazıldı. Hemen yanına bir de Semt Evi yapıldı.
Kazım
Karabekir Paşa Mahallesinde Dağ Evleri adını taşıyan bir okul vardı ve bu
okulun ismi 1995 de Turgut Akan İlköğretim Okulu olarak değiştirildi.
Kazım
Karabekir Paşa mahallesinde, mahallenin adını taşıyan Güzelleştirme Derneği
var. Muhtarlık görevini ise Hüseyin Davulcu, Hasan Özmen ve Raşit Erbaş (halen
muhtar) yaptılar. Raşit Erbaş’ın
muhtarlığı kolay kolay bırakacağı beklenmemelidir. Zira görünüş öyle
göstermektedir.
Mahallede 3 cadde, geçici sokaklar hariç 33 sokak ve 2 lojman
bulunmaktadır.
+ +
+
Böylece tamamlıyoruz Sarıyer turumuzu. Kolay değil üç aya yakın sürdü
turumuz. Her hafta bir yere gitmeye, bir yeri yazmaya çalıştık. Zaman zaman
istediklerimizi elde edemedik… Bazen ben bunaldım, yoldaşım Suat “Devam” dedi.
Bazen Suat “Yahu çekilir değil” dedi. Ben “Yarım bırakmayalım” dedim.
Tanıdıklarımızla görüştük, yeni yüzlerle tanıştık. Anılarımızı
tazeledik, yeni yeni şeyler öğrendik. Hiç de küçümsenecek bir yer ya da bölge
değil Sarıyer. Konuştuğumuz herkes Sarıyer’in çok önemli bir yer olduğunu
teslim ediyor ama yine de görevlerimizde ihmalimiz var demeyi de ihmal
etmiyorlar.
Sarıyer Aşiyan’dan Kısırkaya’ya doğa harikası bir yer. Doğası ve tarihi
eserleri; insanlarının çeşitliliği, anane ve göreneklerinin değişkenliği ile
başlı başına sosyal olarak incelenecek bir yer. O nedenle vazgeçilemeyecek bir
bölge… Sularının tadına doyum olmuyor;
balığını dünyada eşi yok, tarihi eserleri harika, ormanları İstanbul’un
akciğeri; bentleri ve kemerleri İstanbul’a hayat veren can damarı; anıt
ağaçları görülmeye değer; köşkleri, konakları, yalı ve sahilhaneleri, denizi,
plajı ve diğer yerleri…
Bu
Sarıyer’i gezip dolaştık, notlar aldık, bazı kişileri üzmeden, sıkmadan
dilimize doladık ve bir yazı dizisi meydana getirdik.
Verdiğimiz uğraş değdi mi? Değmedi mi? Aldığımız duyumlar, gelen
mesajlar olumlu, işe yarar hatta denilen şu ki; Bu yazı dizisi Sarıyer’in
markalaşmasına büyük katkı verecek! O halde tüm uğraşılarımız iyi sonuç
vermiştir. Yani uğraştığımıza değmiştir.
Ohhh
beeee!