Kanla
beslenenler, kanlı gömlekleriyle yatıp, kanlı yastıklarına baş koyanlar; gece
gündüz kendilerini kan gölünde bulunlar, kanla kardeş demektir. Kanla kardeş
olan kan görmezse, su yerine kan içmezse, ter yerine kan akıtmazsa aç kalır,
enerjisiz kalır, kendilerini yok sayarlar!
Kanla yatıp
kanla kalkanları, kan içenleri, kanlı gömlek giyenleri ve biteviye kan
akıtanları ele geçtiğin de cezalandırmayanlar, onları yola getireceğim diye
ödün verenler en az kanlı gömlek giyenler kadar kanla kardeş sayılırlar.
Bir süre
dinlenen kanlı katiller, son iki ay içinde yine kanlı gömleklerini giydiler,
silahlarını ele aldılar. Acımasızlıklarını poşu yapıp başlarına sardılar.
“Açılım”
diyerek, güneydoğuya demokrasi getireceğiz, Kürt vatandaşların haklarını
vereceğiz yaygarası yapanlar, sanki demokrasi yokmuş, Kürtler her hangi bir
hakka sahip değillermiş gibi konuşunca değişik cephelerden gelen ağır tepki ile
karşılaştılar.
Cumhuriyet
kurulduğundan beri Kürtlere kimler ya da hangi hükümetler yaranabilmiş ki?
Bilen varsa beri gelsin, anlatsın!
Kürt Nemrut
Mustafa Divanınca Ulusal Kurtuluş mücadelesi verenler idama mahkum edilmediler
mi? İngilizlerin elinde oyuncak olanlar Şeyh Sait İsyanını başlatmadılar mı?
Dersim İsyanı kendiliğinden mi çıktı? Dersim de uykudaki askerleri vurup,
kıran, şehit edenler kimler di? Şiddete şiddetle karşı verildiğinde ise
koparılan yaygara neden bugüne kadar taşınıyor. Koçkiri isyanını başlatanlar,
Japonya’dan mı gelmişlerdi? O isyanı başlatanların kimlerdi?
İsyan
deyince akla kimler geliyor. Tehcir’i kanlı hale getirenler kimler? Ulu Hakan
Abdülhamid’in Kürt Aşiret Reislerine rütbe ve silâh vererek kurdurduğu Hamidiye
Alaylarında görev alan Kürtler değil mi? Tehcire yollanan Ermenileri soyup
soğana çeviren, canlarına kıyanlar Hamidiye Alayını oluşturan Kürtler değil
miydi?, Evet ama kabak Türkiye’nin başına patlıyor! Ayıkla pirincin taşını!
Tutturmuşlar
Kürdistan diye! Rüya gör, hayal kur ne yaparsan yap, Kürdistan serüvenini bırak
ve bu ülke de insan gibi yaşamaya bak! Sana ışık olsun diye gönderilen gencecik
öğretmenlerin canına kıyma; sana medeniyetin nimetlerini tattırmak için
gönderilen cihazları, makineleri yakma; ormanları talan etme; okulları
bombalama; evleri basıp zavallı, yalnız, silâhsız ve korumasız çocuk ve
yaşlılara kıyma! Bir an insan olduğunu hatırla ve insan gibi hareket et!
Kendi
toprağında ekip biçtiğin üründen ye, elin gavurunun verdiği zehri içip de kendi
halkını zehirleme. Vurup kırdıklarından utanmıyorsan Allah’tan kork! Vatandaş
olmaya bak! En zor olan iyi insan olmaktır: İyi insan olmaya çalış! Oluk oluk
akıttığın kan dere olsa, nehir olsa sana faydası olmaz, olmayacak! Bunu sizde
biliyorsunuz, o nedenle çılgına döndünüz!
Peşinden
gittiğiniz, adeta önünde ibadet eder gibi önünde eğildiniz bebek katiline
inanmakla kendi haksızlığınızı haykırıyorsunuz! Bile bile kendi halkınıza ve
kendinize ihanet ediyorsunuz!
İmralı’dan
gelen haberlerle harekete geçiyorsunuz. Haberleşme imkânını yaratanlar da en az
sizin kadar yanlıştalar. Hapse atılan, kanlı bir katil kimden cesaret alarak “Ben 31 mayısa kadar
bekleyeceğim… Orta yoğunlukta bir savaştan bahsediliyor… Böyle bir savaş
gelişirse bu sadece böyle dağla da olmaz, şehirlerde bunun büyük etkisi olur.
Kent isyanlarına dönüşebilir…. Her şehirde büyük katliamlar da gelişebilir. Halkımız
bunu bilmeli ve buna hazırlıklı olmalıdır. …” (Vatan, 16.05.2010) diyerek,
kanlı olayların başlatılması işaretini veriyor. Rahat etsin diye milyon
dolarlarla yenilenen mekanında bırakın uyusun, Avrupa’da olsa avukatları ya da
yakınları ile böyle sık sık görüşme yaptırırlar mı?
PKK nın
Meclisteki uzantısı BDP lı Nezir Karabaş, TBMM de ettiği şeref ve namus
yeminini unutarak “Operasyonlar sürerse Kürt halkı yaşamı cehenneme çevirecek”
tehdidinde bulundu (16, 05.2010 tarihli gazeteler). Bu ne küstahlık ve
düşmanlık!
Diyarbakır’ın BDP İl Başkanı Nihat Yaruk “…Kürtler artık
eski Kürtler değil. Diz çöktürmeye çalıştığınız bu halkın önünde diz
çökeceğiniz günler çok yakındır” (Vatan 16.05.2010) diyerek kanla beslendiğini
adeta haykırır gibidir. BDP’ eski eş başkanı Emine Ayna ‘da “Bu savaş sadece
Kürdistan’da kalmayacak” diyerek, melun düşüncelerini aktararak terörü
tırmandıracakları işaretlerini veriyorlardı.
Ve terör
tırmanıyor, her gün arka arkaya şehit haberleri geliyor… 43 günlük yeni gelin Pınar
Akdağ evinin balkonunda taranarak öldürülüyor. Yetmiyor Şemdinli’de de bir
astsubay şehit ediliyor, bir üsteğmen yaralanıyor, kanlı pusu dur durak
bilmiyor Tunceli’de mayınlı tuzak patlatılarak minibüsteki 16 asker
yaralanıyor… Annelerin seslerini duyar
gibiyim: Allah belânızı, köpekler selânızı versin! Anneler, anneler, anneler ne
derse haklıdır..
Devletten
tıkır tıkır her ay on bin lira maaşı alıp cebine koy, sonra da devletin
temeline dinamit koyanlarla beraber ol, onları savun! Yuh be!
İki ayda 43
şehit! Hala, demokrasiye sadık kalacağız düşüncesi ile kanlı katilleri savunan,
zaman zaman onlardan daha tehlikeli olan BDP li milletvekillerinin
dokunmazlıklarını kaldıramıyorsanız; Diyarbakır Belediye Başkanı Osman
Baydemir’i hala görevden alamıyorsanız, teröre çanak tutuyorsunuz demektir.
Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak görevden alındı, Diyarbakır Belediye Başkanı
Osman Baydemir’den daha mı çok suçu vardı? Daha mı tehlikeliydi? PKK liler gibi
ayrılıkçı mı? Kanlı katil mi? Satılmış mı? Neydi suçu? Ülkeyi kan gölüne
çevirenleri seyredecek, onlara her ay tıkır tıkır maaş ödeyecek yerde, kaldır
dokunulmazlıkları ve görün hesaplarını olsun bitsin!
Hayır!
Yapamazsınız! Dokunulmazlıkları kaldıramazsınız. Çünkü siz de
dokunulmazlıkların arkasına sığınarak siyaset yapıyorsunuz, ülkeyi yakıyorsunuz.
Avrupa Birliğine uşak, İMF’ ye esir, İsrail’e karşı da zavallı duruma
düşürüyorsunuz!
Acaba,
seçimler öncesi Güneydoğu gezisi sırasında, bu Kürt ayrılıkçılara verilen
sözler var da biz mi bilmiyoruz?