3 Aralık 2011 Cumartesi

A N A L A R!


İbrahim BALCI “Anaların hakkı ödenmez”, “Ana gibi yar olmaz”, Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar” , “Cennet anaların ayakları altındadır” (Hadis) ve “Babanın bedduası tutmaz, ana sütü karşılar” gibi güzel ve anlamlı sözler analar için söylenmiştir.

Analar için söylenen güzel sözleri zaman zaman incitici ve ağır sözler takip eder. Örneğin, en kolay sövgü ana için yapılır. Yani bir insan sövecek mi ilk akla gelen karşısındakinin anası olur nedense! Adam karısına sövenle kavga eder, kanlı bıçaklı olur ama anasına küfredene gülüp geçer ya da “Ağzını topla” der! Bu da göstermektedir ki ortada bir terslik vardır. Bu terslik bu güne kadar giderilememiş, hatta üzerinde hiç durulmamıştır. Bu böyle başladı böyle devam edecektir, durum bunu göstermektedir!

Analar! Evet, analar ne çekerse analar çeker! Kızını evlendirir eline kına yakar, arkasından yaşlı gözlerle bakar; oğluna askere gönderir saçlarına kına yakar (sürer) ölüme (şehit olmaya) gönderdiği için hem arkasından bakar umutsuzca hem de gözyaşı döker.

Analar doğurur kızı-oğlanı, analar doğurur iti-köpeği, analar doğurun patronu-işçiyi, analar doğurur siyasetçiyi-askeri! Analar çocuklarının her koşulda iyi olmasını ister ama kaç ananın isteği gerçekleşir veya gerçekleşecek işte bunu bilemez!

Ana olacak kızların talihi yar giderse hanım ağa olur, sultan olur, talihi yar gitmezse sıradan bir kadın olarak kalır. Böyle olsa yine de iyi! Daha da beteri ile de karşılaşır; elden ayaktan düşer, ters dönen talihi ile şirret âleminin içine düşer rezil, kepeze olur, elinden tutacak bir Allah’ın kulu bile olmaz!

Anaların kaderi değil doğal görevidir doğurganlık. Analar adam gibi adam da doğurur, yılan gibi de (!). Her ne ise doğurduğu O’nundur. Yani doğuran ananındır. Mustafa Kemal’dir, Lenin’dir, Sitalin’dir, Hitler’dir, Nene Hatun’dur, Roosvelt’tir, Şah Rıza Pehlevi’dir, Türkan Saylan’dır, Nehru’dur, İkbal’dir, Kara Fatma’dır, Kerime Nadir’dir, Yunus’tur, Bruni’dir, Fuzuli’dir, Göthe’dir, Gördesli Makbule’dir, Şerife Bacı’dır, İsmet Paşa’dır, Menderes’tir, Hulusi Behçet’tir….

İneğini sağan kadın işini bitirdikten sonra doyasıya süt içer ve bir ağacın altına dinlenmeye çekilir, uykuya dalar. Süt kokusunu alan bir küçük yılan, ağzı açık uyuyan kadının ağzından midesine süzülür. Biraz sonra dışarı çıkar. İşte o anda kadın uyanır ve yılanın kaçışını görür, peşinden koşar ama bulamaz, yılan çalılıklar arasında kendini kaybettirir. Kadın, yılan aklına geldikçe aynı yere gidip, ağacın altında bir süre oturur ve yılanın gelmesini bekler! Birkaç yıl sonra yılanın kaçtığı ormanda yangın çıkar. Kadın yangını duyar duymaz ormana koşar, çaresizdir, yapacağı bir şey yoktur, oturur ağlamaya başlar; “yılan oğlum, yılan oğlum, nasıl yandın yılan oğlum, anan sana kurban yılan oğlum” diye ağlar durur!

İşte ana budur! Allah tüm anaları bu kadar duyarlı yapsın! Amin…

Bu duamızdan sonra anlı şanlı analara gelebiliriz. 622 yıl devam eden Osmanlı İmparatorluğunu yöneten Padişahları doğuran analar kimlerdir? Araştırıldığında irkilmemek, şaşırmamak elde değil! Nerde ise içlerinde Müslüman ve Türk hiç yok! Hayret değil mi? Var tabii olmaz mı? Örneğin Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu Kara Osman’ın karısı Bala Hatun’dur. Diğer karısı Mal Hatun’du. Osman Bey’in bu iki karısı kardeştiler, ikisi de Şeyh Edebali’nin kızıdır. Kara Osman Türk kızı ile evlenmesine rağmen oğluna bu yolu kapadı. Karısı Bala Hatun’un bütün ısrarlarına karşın kendi bildiğini yaptı ve devletini güçlü kılabilmek için, hasmı olan Yarhisar Tekfurunun kızı Horofira’yı oğlu ile evlendirdi. İsmini de Nilüfer Hatun koydu. Horofira artık Müslüman’dı!

İşte ipin ucu böyle kaçtı ve Osmanlı Sultanları yani Padişahları peşi sıra yabancı kadınlarla evlendiler, evlendirildiler. Eşleri; kimi esir alınan, kimi devşirilen, kimi armağan olarak sunulan kızlar oldular.

Osmanlı Tarihinde padişah anaları çok önemli yer tutar! Her biri birbirinden değerli, şöhretli ve becerikli Padişahlar doğurdular. Her biri, doğurduğu çocukları yaşatabilmek, kurban vermemek için ölüm kalım mücadelesi verdi. Her biri söz sahibi olmak için bin bir türlü oyun sahnelediler. Başaranlar sarayda söz sahibi oldu, Padişahı, devleti bile idare eder duruma geldiler; başarılı olamayanlar da pek çok eziyete katlanmak zorunda kaldılar.

Şimdi bakalım Padişah analarının kimler olduğuna: Orhan Bey’in anası Mal Hatun’dur; I. Murat’ın anası Yerhisar Tekfuru’nun kızı (Bizanslı) Horofira yani Nilüfer Hatun, Yıldırım Beyazıt’ın anası Bulgar Marya yani Gülçiçek Hatun, Çelebi Mehmet’in anası Germiyanoğullarından Devlet Hatun olarak biliniyorsa da bir diğer söylemde anasının Bulgar asıllı Olga olduğudur. II. Murat’ın anasının Veronika olduğu belirtilmesine rağmen Dulkadiroğullarından Emine Hatun olduğu da söylenegelmektedir.

Osmanlı İmparatorluğunun en büyük Padişahı, çağ değiştiren büyük kumandan Fatih Sultan Mehmet’in anası Sırp kralının kızı Despina, yani Mula Hatun’dur. Yavuz Sultan Selim’in anası Trabzonlu Pontus Rum İmparatorluğunun ortadan kaldırılması sırasında esir alınan ve ismi Ayşe olarak değiştirilen bir Bizanslı/Pontus’lu Rum kızıdır. Kanuni Sultan Süleyman’ın anası Polonya Yahudisi Helge yani Hafsa Sultan, II. Selim’in anası Rus Papazının kızı Roksalana yani Hürrem Sultan’dır. III. Murat’ın anası Yahudi kızı Raşel yani Nurbanu Sultan, III. Mehmet’in anası Venedikli Bafa yani Safiye Sultan, I. Ahmet’in anası Yunanlı Helen yani Handan Sultan, I. Mustafa’nın anası İspanyol Violetta yani Handan Sultan’dır. Bazı tarihçiler I. Mustafa’nın anasının isminin kesin olarak bilinmediğini ama Fuldane Valide Sultan olduğunu yazmaktadırlar.

Osmanlı İmparatorluğunun talihsiz Padişahı Genç Osman’ın anası Sırp Evdoksiya yani Mahfiruz Sultan, IV. Murat’ın anası Sırp Anastasya yani Mahpeyker Sultan, I. İbrahim’in anası Sırp Anastasya yanı Kösem Sultandır. IV. Mehmet’in anası Rus kızı Nadya yani Turhan Sultan, II. Süleyman’ın anası Sırp Katrin yani Dilasub Hatun, II. Ahmet’in anası Polonya Yahudi’si Eva yani Hatice Sultan’dır. II. Mustafa’nın anası Rum kızı Evemia yani Emetullah Sultan, III. Ahmet’in anası da Rum kızı Evamia yani Emetullah Sultandır (Ematullah Hatun iki padişah anasıdır). I. Mahmut’un anası Aleksandra yani Saliha Sultan, II. Osman’ın anası Sırp kızı Mari yani Şehsuvar Sultan, III. Mustafa’nın anası Fransız Janet yani Mihrişah Sultan, I. Abdülhamit’in anası Fransız İda yani Rabia Şermi Sultan’dır. III. Selim’in anası Cenevizli Agnes yani Mihriayan Sultan, IV. Mustafa’nın anası Bulgar Sonya yani Sinaperver Sultan, II. Mahmut’un anası Fransız Rivery yani Nakşidil Sultan, I. Abdülmecit’in anası Rus Yahudi’si Suzi yani Bezm-i Alem Valide Sultan’dır. Abdülaziz’in anası Roman (Çingene) Besime yani Pertevniyal Sultan, V. Murat’ın anası Fransız Vilma yani Şevketza Sultan, II. Abdülhamit’in anası Ermeni Virjin yani Tirimüjgan Sultan, V. Mehmet Reşat’ın anası Arnavut Sofi yani Gülcemal Sultan, Son Padişah Sultan Mehmet Vahdettin’in anası da Çerkez Henriet yani Gülustü Sultan’dır.

Enteresan değil mi? Osmanlı İmparatorluğunu kuran Osman Bey’in dışındaki Padişahların annelerinin hepsi de yabancı! Padişahlar; esir, köle, devşirme veya armağan edilen cariyelerle evlenip çoluk çocuk sahibi oldular.

Padişah anaları arasında kimler yok ki? Bulgar, Sırp, Rus, Arnavut, Yunan, İspanyol, Venedikli, İtalyan, Fransız, Pontus, Bizans, Çingene, Çerkez…

Her ne kadar bazı yazarlar ısrarla Padişah analarının Türk olduklarını yazıyorlarsa da pek inandırıcı görülmüyor. Sanki bir ayıbı kapatma gayreti içindelermiş gibi görülüyorlar. Aynı şekilde aksi yönde yazanlar da var. Onlarda Padişah analarının tamamının yabancı olduklarını ısrarla yazıyorlar. Aslında, bazı Padişah analarının isimleri hala kesinlik kazanmış değil. Bunun dikkate alınması ve araştırılması gerekir.

Bu tip gayretkeşliğe gerek var mı? Olmamalı! Önemli olan Rus da, Yunanlıda, Sırp’ta olsa; Hıristiyan ya da Musevi de olsa bu kadınların saraya alındıkları, eğitildikleri, din olarak da İslâm’ı benimseyip seçtikleridir. İslam’ı seçtikten sonra ayıplamanın ya da ısrarla onları Türk gösterme gayreti içine girmenin kime yararı olur?

Padişah analarından Fatih Sultan Mehmet’in anası Despina’nın İslam’ı benimsemediği ve Hıristiyan olarak öldüğü yazılıp çizilmektedir. Bunun aksini iddia eden de vardır ve Despina’nın İslâm’ı kabul ettiği ve adının Mula Hatun olduğunu yazmaktadırlar. Bu iddiayı ise Topkapı Sarayında bulunan bir belge, yani Fatih Sultan Mehmet’in bir fermanı yalanlamaktadır. Bu fermanda Fatih sultan Mehmet Selânik’teki bir manastırı annesi Despina’ya bağışladığını yazmaktadır (K. Meram, Padişah Anaları, s 134-135).

Padişahların, üvey anaları dikkate alınmaz ise, anaları tek ama karıları çoktur. Buna bir de cariyeler eklenirse sürüsüne bereket denilir. Padişah kimlerle ne kadar yattı, bunun çetelesi tutulmamıştır ama Topkapı Sarayı gibi diğer Padişah saraylarında da onlarca, hatta yüzlerce cariye bulunduğu da unutulmamalıdır. Padişahlara güzel kızların sunulması hatta bunun yarış haline gelmesinin anlamı koltuk kapmadır! Nihayet Padişahlar da insandır, beşeri zaafları vardır, tutkulu, zevkleri vardır. Onlarca karı ile yatar, yüzlerce cariye ile halvet olursa elbette ki hem gücü tükenir hem de işleri aksatır. Böyle olunca da şirret başlar, başıbozukluk devam eder, isyan çıkar! Durumu idare etmek, tahtını kurtarmak ve saltanatını devam ettirebilmek için sadrazam, paşa ve nazırlar kurban verilir; boğdurmak, boyun vurdurmak, kılıçla baş koparmak sıradanlaşır.

Dikkat edilirse görülecektir ki Osmanlı Padişahları uzun ömürlü olmamışlardır. Örneğin en yaşlı Osmanlı Padişahı 36 yıl saltanat süren II. Padişah Orhan Bey’dir ve 81 yaşında vefat etmiştir. Onu 33 yıl saltanat süren II. Abdülhamit (76 yaş) takip etmektedir. V. Mehmet Reşat (74) ve Kanuni Sultan Süleyman (71), Osman Bey (68) ve V. Murat (65), I. Abdülhamit (64) ve III. Ahmet (63) izlemektedir.

Genel olarak Osmanlı Sultanları genç yaşta ölmüş ya da öldürülmüşlerdir. Örneğin Genç Osman 18 yaşında öldürülen en genç Padişah’tır. Genç Osmanı I. Ahmet (27), IV. Murat (28), IV. Mustafa (29), I. İbrahim (33), III. Mehmet (37), I. Abdülhamit (38) ve Çelebi Mehmet (39) izlemektedir.

Yaşı kemale erenlerin ölümleri neyse de genç ölümler hiç şüphesiz padişah analarını yakıp perişan etmiştir. Gelişen olaylarla tahttan indirilmek istenen, hatta ortadan kaldırılmak istenen padişahların analarının ne kadar üzüntü duyduğu ve eziyet çektiğini tahmin etmek güç değildir. Nihayet anadır. Evlat acısına dayanamaz!

Allah hiçbir anaya evlat acısı tattırmasın!

Hiç yorum yok: