31 Mayıs 2012 Perşembe

BALIKÇILIKTA KAYBOLAN AVLANMA ŞEKİLLERİ IĞRIP VE MANYAT


Dünden günümüze,  bilhassa teknolojinin gelişmesi, yanlış avlanma ve deniz kirliliğinin ışırı boyutlara ulaşması sonucu balıkçılıkta kaybolan avlanma şekillerinden ikisi Iğrıpçılık ve manyatçılıktır. Bizanslar döneminden 1960’lı yıllara kadar ığrıpçılık ile manyatçılıkla avlanma yapılmıştır. Bu iki avlanma mesleği 1960’lı yıllardan sonra ortalardan kaybolmuştur. Iğrıba, halk dilinde kısaca Irıp denilmekte ve söylem kullanılmaktaydı.
IĞRIP ve manyatçılık Doğu Karadeniz balıkçılarının kullandıkları avlanma şeklidir. Doğu Karadeniz dışında Karadeniz sahil şeridinde yer alan şehir ve diğer yerleşim bölgelerinde de ığrıp ve manyatçılık yapılırdı.
Iğrıp, manyatın biraz daha büyüğüdür. Manyat dip balığı için kullanılırken, ığrıp dipten daha üst kısımlarda bulunan balıkların avlanması için kullanılır. Iğrıplar büyük ve küçük ığrıp olmak üzere ikiye ayrılır.
Iğrıplar ayrıca özelliklerine göre de; 1) Boğaz Iğrıbı; 2) Marmara ve Adalar Iğrıbı; 3) Palamut Iğrıbı ve 4) Göl Iğrıbı olarak dörde ayrılır.
Iğrıpların boyutları ve donanımı, avlanacak balıkların büyüklüğü ve diğer özelliklerine göre değişir.
Boğaz Iğrıbı: Sadece Boğaziçi’nde kullanılır. Boğaz Iğrıbının büyüğü ve küçüğü vardır.  Rumelifeneri’nden Beşiktaş’a;  Beykoz’dan Üsküdar’a kadar Boğaz Iğrıbı ile avlanma yapılırdı. 1960’lı yıllardan bu yana ığrıp ve manyatla avcılık yapılmamaktadır.
Büyük boyuttaki Boğaz Iğrıbının cebi hayli büyük olup 10 – 12 kulaç arasında olur. Cebin iç bölümü istavrit ağından yapılır. Cebin sağ ve sol tarafındaki kanat uzunlukları 65 kulaçtır. Kanatların alt kısmı ile üst kısımları dört düğümlü denilen “sardon” ismi ile anılan ağlardan oluşur.
Boğaz Iğrıpının donanımı diğer ığrıplar gibidir. Sadece değişikliği büyüklüklerindedir. Cep girişine yakın olan iki ağa “anadibi” denilir. Bunlar 25 şer metre uzunluğunda olur ve istavrit avı için kullanılan ağlardan yapılır. Sonra ortada bulunan ağlar gelir. Her birinin uzunluğu 20 kulaçtır ve ışıkla uskumru avlanması için kullanılan ağlardan yapılırlar. Makas yani dış ağlar ise 20 kulaç uzunlukta olur ve normal uskumru ağıdır. Enleri ise 8 kulaçtan 20 kulaca kadar değişir. İç yakanın ipine yani kurşun yakasına yedi ile on kilo arasında değişin 44 adet büyük taş bağlanır. Bu taşlar anadibi ağlarını takiben 2 ila 4 metre aralıklarla bağlanır. Mantar yakası olarak bilinen üst yaka içinde toplam 180 parça mantar bulunur. Beş kiloluk bir mantar ise cebin ağzının üstüne bağlanır.  Bazı bölgelerde ya da yazı ığrıplar da iç yaka ipine mantarlar arasında kurşun bağlanarak ağırlık fazlalaştırılır. Aynı şekilde alt yakaya kurşun bağlanır. Büyük ığrıplarda 1 reis, 1 palacı ve 14 tayfa bulunur.
Iğrıpla hamsi avlanacaksa cebe 7 milimetrelik delikli ağ ilave olarak eklenir. Buna hamsi kurnası denir.
Küçük Boğaz Iğrıbı Büyük Boğaz Iğrıbının aynıdır. Bu iki ığrıbın sadece boyutları farklıdır. Küçük Iğrıpların donanımında taş ve mantar bulunur, kurşun kullanılmaz. Boğaz Iğrıbı ile kolyoz,  uskumru ve istavrit avlanır. Küçük ığrıpta reis ile birlikte on iki kişi bulunur. Boğaziçi’nde balık avcılığı için ideal olan Küçük Boğaz Iğrıbıdır.
Marmara Iğrıbı:  Boğaziçi Iğrıplarından çok daha büyüktür. İçteki yaka ipi taşlarla, üstteki yaka ipi mantarla donatılmıştır. Ortasında sardalye ağı vardır. Cebi 12 kulaç uzunlukta olup, 2,5 kulaçlık kısmı kurnadır. Anadibi, orta ve makas denilen ağlardan oluşan kanatların her biri 50 kulaç uzunluktadır.  Orta ağ normal koşullarda uskumru ve kolyoz avlamakla kullanılır ve buna kolyoz ağı denir. Kanat genişliği 25 kulaç, gittikçe azalan makas denilen bölümde 8 ila 10 kulaca kadar düşer.
Marmara-Adalar Iğrıbı;  Prens adaları da denilen İstanbul adaları yakınlarında kullanılır ve biraz daha küçük ığrıptır. Bu ığrıpların iç yaka ipinde taş ve kurşun bulunur böylece deniz dibinin taranması sağlanır. Bu ığrıplarla daha çok barbunya, kolyoz, istrongiloz gibi balıklar avlanır.
Palamut Iğrıbı: Orta boy ığrıptır. Cebinin orta kısmında sağlam iplikli uskumru ağı bulunur. Bu ığrıp 50 kulaç uzunluğunda 33 kulaç genişliğindedir. Orta adı verilen ağlar sık gözlü ablatya ağlarıdır. Uzunlukları 100 kulaçtır. Bunu orta sıklıkta olan ablatya ağları olan ve makas denilen ağlar takip eder. Bu ağların her biri 75 kulaç uzunluğunda ve 18 kulaç enindedir.  Böylece ığrıbın uzunluğu 400 kulaca kadar çıkar. İç yaka ipi taşlarda, üst yaka ipi ise mantarlarla donatılır.
Palamut ığrıbı için beş çifte kürekli alamanaya (balıkçı teknesi) gerekir.  Ağlar alamanaya yüklendikten ve ağ belirli şekilde döküldükten sonra makasların ucuna bağlanmış halatlar dışarıya (karaya) alınır ve halatların dışarıdaki tayfalar tarafından çekilmesiyle balık avlama işi tamamlanır.
Göl Iğrıbı: Göllerde kullanılan bir avlanma şeklidir. Tatlı su balıklarının avlanması için kullanılır. Buna açık ığrıp da denir. Ceplerinin uzunluğu 8 kulaç, yükseklikleri 4 kulaçtır. Kanat uzunlukları 120 ile 150 kulaç arasında değişir. Genişlikleri ise 8 ila 10 kulaçtır. Göl dipleri çamurlu olduğu için ığrıp ağının donanımında kurşun kullanılmaz. Kurşun kullanıldığında ağ çamura saplanabilir ve ağın çekilmesinde zorlukla karşılaşılabilir. Kurşun yerine kalın halatlar kullanılır.
MANYAT kıyı balıkçılarının vazgeçemediği bir avlanma şeklidir. Aynı ığrıba benzer ama ığrıptan küçüktür.  Kullanma yeri ile avlanma şekli de aynıdır. Bu avlanma şeklini bilmeyenler ığrıp avcılığı ile manyat avcılığını ayırt edemezler.
İki tür manyat vardır: 1) Büyük Manyat, buna Dikine Manyat  da denilir ve 2) Tekir Manyatı. Manyatların ebatları yerine göre değişiklik gösterir. Boğaziçi’nde kullanılan manyatlarda kanat uzunlukları 50 kulaç, Marmara’da kullanılan manyatlarda 70 kulaçtır. Eni ise 12 kulaçtan daralarak 4 kulaca kadar iner. Manyatın cep bölümü istavrit ağı gibi olup küçük dar gözlüdür. Cebe yakın bölüm istavrit ağı kalan kısımları uskumru ağıdır. Kanatların alt ve üst kenarları sardon ağıdır. Manyatların ceplerinde 7 milimetrelik delikleri olan bir ilave ağ bulunur. Bu ağ hamsi avlamak içindir. Hamsi ağı mart-aralık ayları içinde kullanılır.
Manyat ağlarının üst kenarlarında 260 parça mantar bulunur. Mantarların ağırlığı 20 kilogram kadar olur. İç kenarlarda ise kurşun bulunur. Kurşun ağırlıklarının toplam ağırlığı 45-50 kilogramdır. Yine iç kenarlarda her biri 8 kilogram olan 10 taş konularak ağırlaştırılır. Cep girişinin üst kısmındaki mantar en büyük mantar olup 1,5 kilogram olur. Manyatın alt ve üst olarak isimlendirilen uçlarının her biri bir halata bağlanır.
Büyük Manyat/Dikme Manyat göçmen balıkların avlanmasında kullanılır. Her ne kadar göç yapmayan, yani yerel balıklar avlansa da tekir avlanmaz. Üst kısımdan atlayıp ağdan çıkabilirler.  Büyük Manyat/Dikine Manyatla Boğaziçi’nde; Bağlaraltı, Büyükliman, Yenimahalle, Büyükdere, Beykoz gibi koylarda ve Kızkulesi civarında avlanılır.
Manyat ağ olarak alamana kayığına istif edilir ve kıyıdan denize doğru belli bir uzunluğa kadar ağ dökülerek gidilir, sonra (U) dönüşü yapılarak tekrar kıyıya dönülür. Alamana kayığı kıyıya bağlandıktan sonra manyatın iki yakasından halat çekilir ve toplanır. Eğer cepte balık varsa kayığa alınarak işlem tamamlanır. Eğer sahil/kıyı ağ çekmeye uygunsa aynı şekilde ağ denize dökülür ve bu defa kıyıdan ve iki taraftan aynı şekilde önce halat çekilir sonra da ağ toplanarak varsa balıklar çavalyelere/kasalara konularak satışa gönderilir.
Tekir manyatı iki ayrı boyda olur. Birisi ile Boğaziçi’nde avlanılır. Boğaziçi’nde kullanılacak manyat 40 ya da 50 kulaç uzunluğunda, 4 ya da 6 kulaç eninde olur. Tekir manyatında kurşun ve mantar ağırlıkları değişik olur. Tekir manyatı da aynı şekilde kullanılır. Yani alamanaya ağ istif edilir. Alamana kıyıdan denize doğru giderek ağ dökülür ve (U) dönüşü ile tekrar kıyıya gelerek diğer halatı kıyıdaki tayfalara verir ve böylece ağın çekilmesine başlanır.  Ağ çekildiğinde cepte balık varsa kaplara konularak satışa gönderilir.
Alamana kayığında 1 reis ve en az 8, en çok 10 tayfa bulunur. Eğer alamana küçükse tayfa sayısı daha da az olabilir. 
Boğaziçi’nde kepezlik, kayalık, taşlık, batık ve ilişken olmayan yerlerde manyat çekilir. Genel olarak kumluk yer tercih edilir. Rıhtım olması durumunda derin suda da manyat çekilir. Boğaziçi’nde manyat için belirli voli yerleri vardır. Rumeli yakasında Garipçe, Büyükliman, Rumelikavak, Yenimahalle, Pazarbaşı, Sarayarkası (Sarıyer), Taşiskele (Sarıyer), Kumsal (Sarıyer), Kılıçkaptan /Mesarburnu (Sarıyer), Sadberg Hanım Müzesi önü (Büyükdere), Çayırbaşı, Kefeliköy, , Çakaldere (Kireçburnu), Tabya Altı (Kireçburnu), Tarabya, Yeniköy, Tokmakburnu (İstinye), Bebek,  Ortaköy ve Beşiktaş gibi belirli yerlerde manyat çekilir
Anadolu yakasında;  Vapur İskelesi yanı, Toptaşı volisi (Beykoz),  Yalıköy (Beykoz), Paşabahçe, Çubuklu, Anadoluhisar, Kandilli, Vaniköy, Çengelköy ve Kuzguncuk ‘ta manyat çekilen yerlerdendir.
Artık ne ığrıpçılık ve ne de manyatçılık var. Bu önemli balıkçılık mesleği de unutulup gitti. Hatta bu mesleği yapanlardan hayatta kalanların sayısı bile parmakla sayılabilecek kadar az. “Gelin şu mesleği geliştirelim” denildiğinde ustasını bulmak bile sorun olabilecektir. Adını balıkçılık tarihine yazan önemli ığrıp ve manyatçıları unutmamak gerekir.  Sağır Eşref, Yetimoğlu Ömer, Kürdün Süleyman, Kanlı Rıza, Ömer Bey Sarıyer’in namlı ığrıp ve manyat Reisleriydi. Yenimahalle de Deli Ömer’in Mustafa pek uzun yıllar yapmadı ama iz bırakanlardan biri oldu. Garipçeköy’ün tek ığrıp ve manyatçısı olarak Rubil Hasan (Kurşun) adını yaşatmayı bildi. Kireçburnu’nda  Gülümser ailesi ığrıp ve manyatçılığı devam ettirdi yıllar yılı. Gülümser ailesinden büyük reis Halil Ağa’dır.  Halil Ağayı çocukları Ahmet Reis,  Süleyman Reis, Saim Reis,  Mehmet Reis takip ettiler. Yeniköy’deki efsane balıkçılardan biri Sokrati Reistir. Dalyan kurmak ve dalyan reisi olarak ne kadar usta ise ığrıp ve manyatçılıkta da o kadar maharetliydi. Bebek’te tek önemli isim İsmail Reis’ti. Sadık Reis de Anadoluhisarı’nın da unutulmaz ığrıp ve manyat reislerinden biriydi. Elbette ki, ığrıp ve manyat reislerinin sayısı çok daha fazladır. Bu bile ayrı bir ar aştırma konusu olabilecek kadar önemlidir.
Iğrıp ve manyat çekme hayli eğlencelidir. Çalışanlar ekmek parası için uğraş verir, seyredenler ise zevkten dört köşe olur. Tayfalar dışında ise meraklı olanlar kanatların halatları çekilirken yardıma giderler. Balık olursa, yardımlarının karşılığını birkaç avuç balık alarak görürler. Manyatı çekecek tayfalarda kalın ip ya da çok ince halattan kolan bulunur. Kolanı bir uçunda küçük bir yumru bulunur. Kolanı yumru üzerinden halata dolar (böylece kolanın kaymasını önler), kolanın bir ucunu da beline dolar ve halatı çekmeye başlarlar.  İki yandan halatı çekenlerden birisi bir slogan atar, diğerleri bunu tempolu ve yüksek sesle tekrar eder. Bu slogan atılması, halatın ucu gelene ve ağa ulaşılana kadar devam eder.
Halat başında bulunan tayfalardan biri slogan atar, diğerleri yüksek sesle tekrar eder.
Örneğin:
Bereket boldur he yallah;           
                Balık çok ver he Allah!
Yallah yallah he yallah! 
Balık yüklü he yallah,
Çavalyeler hazır he yallah,
Bereket çok bol maşallah!
Çok para kazınırız inşallah!
Yardım edenler var he yallah,
Onları da görelim he yallah
Aman da kozma he yallah,
Ayakları bozma he yallah,
 Cepte balık he yallah,
Çok bol olur inşallah,
Maşallah deyin maşallah,
Bolca verir Allah inşallah.
Iğrıp veya manyat çekilirken kullanılan sloganlar genellikle bellidir. Ezberlenmiştir. Bunlar söylenegelir. Ancak zaman zaman bu işin ustası olanlar yeni sloganlar üretir ve bunları sık sık tekrar ettirerek belleklere yerleşmesini sağlar örneğin:

Yallah yallah he yallah,
Karabatak daldı he yallah
Bir balık aldı he yallah
Yallah da yallah he yallah.
Deniz dalgalı he yallah
Tekir yazmalı he yallah
Yallahda yallah he yallah.
Hava yağmurlu he yallah,
Yollar çamurlu he yallah
Yallah da yallah he yalla!.
Balıklar canlı he yallah
Kulakları kanlı he yallah
Yallah yallah he yallah!
Tayfalar bağırdı he yallah
Seyredenler sağırdı he yallah
Reis tekneyi çağırdı he yallah
Kurşun yaka  ağırdı he yallah
Yallah yallah he yallah!
Manyatımız iki koldu he yallah,
İki kolumuz da yoruldu, he yallah,
Bereketi çok oldu he yallah,
Yallah da yallah he yallah!
Peşi gelir inşallah,
Maşallah deyin maşallah…
İşte kaybolan giden bir meslekten geriye kalanlar.


SÖZLÜ TARİH ÇALIŞMASI
04.05.2012 Tarihli söyleşi;
- Cüneyt Yardımcılar (Ergün)
- Osman Sertel
- İsmail Aktaş (Boşnak İsmail)

KAYNAKÇA
Deveciyan, Karekin: Türkiye’de balık ve Balıkçılık, İst. 2006.

Hiç yorum yok: