Dünden günümüze,
bilhassa teknolojinin gelişmesi, yanlış avlanma ve deniz kirliliğinin
ışırı boyutlara ulaşması sonucu balıkçılıkta kaybolan avlanma şekillerinden
ikisi Iğrıpçılık ve manyatçılıktır. Bizanslar döneminden 1960’lı yıllara kadar
ığrıpçılık ile manyatçılıkla avlanma yapılmıştır. Bu iki avlanma mesleği 1960’lı
yıllardan sonra ortalardan kaybolmuştur. Iğrıba, halk dilinde kısaca Irıp denilmekte
ve söylem kullanılmaktaydı.
IĞRIP ve manyatçılık Doğu Karadeniz balıkçılarının
kullandıkları avlanma şeklidir. Doğu Karadeniz dışında Karadeniz sahil
şeridinde yer alan şehir ve diğer yerleşim bölgelerinde de ığrıp ve manyatçılık
yapılırdı.
Iğrıp, manyatın biraz daha büyüğüdür. Manyat dip balığı için
kullanılırken, ığrıp dipten daha üst kısımlarda bulunan balıkların avlanması
için kullanılır. Iğrıplar büyük ve küçük ığrıp olmak üzere ikiye ayrılır.
Iğrıplar ayrıca özelliklerine göre de; 1) Boğaz Iğrıbı; 2)
Marmara ve Adalar Iğrıbı; 3) Palamut Iğrıbı ve 4) Göl Iğrıbı olarak dörde
ayrılır.
Iğrıpların boyutları ve donanımı, avlanacak balıkların
büyüklüğü ve diğer özelliklerine göre değişir.
Boğaz Iğrıbı: Sadece Boğaziçi’nde kullanılır. Boğaz
Iğrıbının büyüğü ve küçüğü vardır. Rumelifeneri’nden
Beşiktaş’a; Beykoz’dan Üsküdar’a kadar
Boğaz Iğrıbı ile avlanma yapılırdı. 1960’lı yıllardan bu yana ığrıp ve manyatla
avcılık yapılmamaktadır.
Büyük boyuttaki Boğaz Iğrıbının cebi hayli büyük olup 10 –
12 kulaç arasında olur. Cebin iç bölümü istavrit ağından yapılır. Cebin sağ ve
sol tarafındaki kanat uzunlukları 65 kulaçtır. Kanatların alt kısmı ile üst
kısımları dört düğümlü denilen “sardon” ismi ile anılan ağlardan oluşur.
Boğaz Iğrıpının donanımı diğer ığrıplar gibidir. Sadece
değişikliği büyüklüklerindedir. Cep girişine yakın olan iki ağa “anadibi”
denilir. Bunlar 25 şer metre uzunluğunda olur ve istavrit avı için kullanılan
ağlardan yapılır. Sonra ortada bulunan ağlar gelir. Her birinin uzunluğu 20
kulaçtır ve ışıkla uskumru avlanması için kullanılan ağlardan yapılırlar. Makas
yani dış ağlar ise 20 kulaç uzunlukta olur ve normal uskumru ağıdır. Enleri ise
8 kulaçtan 20 kulaca kadar değişir. İç yakanın ipine yani kurşun yakasına yedi
ile on kilo arasında değişin 44 adet büyük taş bağlanır. Bu taşlar anadibi
ağlarını takiben 2 ila 4 metre aralıklarla bağlanır. Mantar yakası olarak
bilinen üst yaka içinde toplam 180 parça mantar bulunur. Beş kiloluk bir mantar
ise cebin ağzının üstüne bağlanır. Bazı
bölgelerde ya da yazı ığrıplar da iç yaka ipine mantarlar arasında kurşun
bağlanarak ağırlık fazlalaştırılır. Aynı şekilde alt yakaya kurşun bağlanır. Büyük
ığrıplarda 1 reis, 1 palacı ve 14 tayfa bulunur.
Iğrıpla hamsi avlanacaksa cebe 7 milimetrelik delikli ağ
ilave olarak eklenir. Buna hamsi kurnası denir.
Küçük Boğaz Iğrıbı Büyük Boğaz Iğrıbının aynıdır. Bu iki
ığrıbın sadece boyutları farklıdır. Küçük Iğrıpların donanımında taş ve mantar
bulunur, kurşun kullanılmaz. Boğaz Iğrıbı ile kolyoz, uskumru ve istavrit avlanır. Küçük ığrıpta
reis ile birlikte on iki kişi bulunur. Boğaziçi’nde balık avcılığı için ideal
olan Küçük Boğaz Iğrıbıdır.
Marmara Iğrıbı:
Boğaziçi Iğrıplarından çok daha büyüktür. İçteki yaka ipi taşlarla,
üstteki yaka ipi mantarla donatılmıştır. Ortasında sardalye ağı vardır. Cebi 12
kulaç uzunlukta olup, 2,5 kulaçlık kısmı kurnadır. Anadibi, orta ve makas denilen
ağlardan oluşan kanatların her biri 50 kulaç uzunluktadır. Orta ağ normal koşullarda uskumru ve kolyoz
avlamakla kullanılır ve buna kolyoz ağı denir. Kanat genişliği 25 kulaç,
gittikçe azalan makas denilen bölümde 8 ila 10 kulaca kadar düşer.
Marmara-Adalar Iğrıbı; Prens adaları da denilen İstanbul adaları
yakınlarında kullanılır ve biraz daha küçük ığrıptır. Bu ığrıpların iç yaka
ipinde taş ve kurşun bulunur böylece deniz dibinin taranması sağlanır. Bu
ığrıplarla daha çok barbunya, kolyoz, istrongiloz gibi balıklar avlanır.
Palamut Iğrıbı: Orta boy ığrıptır. Cebinin orta kısmında
sağlam iplikli uskumru ağı bulunur. Bu ığrıp 50 kulaç uzunluğunda 33 kulaç
genişliğindedir. Orta adı verilen ağlar sık gözlü ablatya ağlarıdır.
Uzunlukları 100 kulaçtır. Bunu orta sıklıkta olan ablatya ağları olan ve makas
denilen ağlar takip eder. Bu ağların her biri 75 kulaç uzunluğunda ve 18 kulaç
enindedir. Böylece ığrıbın uzunluğu 400
kulaca kadar çıkar. İç yaka ipi taşlarda, üst yaka ipi ise mantarlarla
donatılır.
Palamut ığrıbı için beş çifte kürekli alamanaya (balıkçı teknesi)
gerekir. Ağlar alamanaya yüklendikten ve
ağ belirli şekilde döküldükten sonra makasların ucuna bağlanmış halatlar
dışarıya (karaya) alınır ve halatların dışarıdaki tayfalar tarafından
çekilmesiyle balık avlama işi tamamlanır.
Göl Iğrıbı: Göllerde kullanılan bir avlanma şeklidir. Tatlı
su balıklarının avlanması için kullanılır. Buna açık ığrıp da denir. Ceplerinin
uzunluğu 8 kulaç, yükseklikleri 4 kulaçtır. Kanat uzunlukları 120 ile 150 kulaç
arasında değişir. Genişlikleri ise 8 ila 10 kulaçtır. Göl dipleri çamurlu
olduğu için ığrıp ağının donanımında kurşun kullanılmaz. Kurşun kullanıldığında
ağ çamura saplanabilir ve ağın çekilmesinde zorlukla karşılaşılabilir. Kurşun
yerine kalın halatlar kullanılır.
MANYAT kıyı balıkçılarının vazgeçemediği bir avlanma
şeklidir. Aynı ığrıba benzer ama ığrıptan küçüktür. Kullanma yeri ile avlanma şekli de aynıdır. Bu
avlanma şeklini bilmeyenler ığrıp avcılığı ile manyat avcılığını ayırt
edemezler.
İki tür manyat vardır: 1) Büyük Manyat, buna Dikine Manyat da denilir ve 2) Tekir Manyatı. Manyatların
ebatları yerine göre değişiklik gösterir. Boğaziçi’nde kullanılan manyatlarda
kanat uzunlukları 50 kulaç, Marmara’da kullanılan manyatlarda 70 kulaçtır. Eni
ise 12 kulaçtan daralarak 4 kulaca kadar iner. Manyatın cep bölümü istavrit ağı
gibi olup küçük dar gözlüdür. Cebe yakın bölüm istavrit ağı kalan kısımları
uskumru ağıdır. Kanatların alt ve üst kenarları sardon ağıdır. Manyatların
ceplerinde 7 milimetrelik delikleri olan bir ilave ağ bulunur. Bu ağ hamsi
avlamak içindir. Hamsi ağı mart-aralık ayları içinde kullanılır.
Manyat ağlarının üst kenarlarında 260 parça mantar bulunur.
Mantarların ağırlığı 20 kilogram kadar olur. İç kenarlarda ise kurşun bulunur.
Kurşun ağırlıklarının toplam ağırlığı 45-50 kilogramdır. Yine iç kenarlarda her
biri 8 kilogram olan 10 taş konularak ağırlaştırılır. Cep girişinin üst
kısmındaki mantar en büyük mantar olup 1,5 kilogram olur. Manyatın alt ve üst
olarak isimlendirilen uçlarının her biri bir halata bağlanır.
Büyük Manyat/Dikme Manyat göçmen balıkların avlanmasında
kullanılır. Her ne kadar göç yapmayan, yani yerel balıklar avlansa da tekir
avlanmaz. Üst kısımdan atlayıp ağdan çıkabilirler. Büyük Manyat/Dikine Manyatla Boğaziçi’nde;
Bağlaraltı, Büyükliman, Yenimahalle, Büyükdere, Beykoz gibi koylarda ve
Kızkulesi civarında avlanılır.
Manyat ağ olarak alamana kayığına istif edilir ve kıyıdan
denize doğru belli bir uzunluğa kadar ağ dökülerek gidilir, sonra (U) dönüşü
yapılarak tekrar kıyıya dönülür. Alamana kayığı kıyıya bağlandıktan sonra
manyatın iki yakasından halat çekilir ve toplanır. Eğer cepte balık varsa
kayığa alınarak işlem tamamlanır. Eğer sahil/kıyı ağ çekmeye uygunsa aynı
şekilde ağ denize dökülür ve bu defa kıyıdan ve iki taraftan aynı şekilde önce
halat çekilir sonra da ağ toplanarak varsa balıklar çavalyelere/kasalara
konularak satışa gönderilir.
Tekir manyatı iki ayrı boyda olur. Birisi ile Boğaziçi’nde
avlanılır. Boğaziçi’nde kullanılacak manyat 40 ya da 50 kulaç uzunluğunda, 4 ya
da 6 kulaç eninde olur. Tekir manyatında kurşun ve mantar ağırlıkları değişik
olur. Tekir manyatı da aynı şekilde kullanılır. Yani alamanaya ağ istif edilir.
Alamana kıyıdan denize doğru giderek ağ dökülür ve (U) dönüşü ile tekrar kıyıya
gelerek diğer halatı kıyıdaki tayfalara verir ve böylece ağın çekilmesine
başlanır. Ağ çekildiğinde cepte balık
varsa kaplara konularak satışa gönderilir.
Alamana kayığında 1 reis ve en az 8, en çok 10 tayfa
bulunur. Eğer alamana küçükse tayfa sayısı daha da az olabilir.
Boğaziçi’nde kepezlik, kayalık, taşlık, batık ve ilişken
olmayan yerlerde manyat çekilir. Genel olarak kumluk yer tercih edilir. Rıhtım
olması durumunda derin suda da manyat çekilir. Boğaziçi’nde manyat için belirli
voli yerleri vardır. Rumeli yakasında Garipçe, Büyükliman, Rumelikavak,
Yenimahalle, Pazarbaşı, Sarayarkası (Sarıyer), Taşiskele (Sarıyer), Kumsal (Sarıyer),
Kılıçkaptan /Mesarburnu (Sarıyer), Sadberg Hanım Müzesi önü (Büyükdere),
Çayırbaşı, Kefeliköy, , Çakaldere (Kireçburnu), Tabya Altı (Kireçburnu),
Tarabya, Yeniköy, Tokmakburnu (İstinye), Bebek, Ortaköy ve Beşiktaş gibi belirli yerlerde
manyat çekilir
Anadolu yakasında; Vapur İskelesi yanı, Toptaşı volisi
(Beykoz), Yalıköy (Beykoz), Paşabahçe,
Çubuklu, Anadoluhisar, Kandilli, Vaniköy, Çengelköy ve Kuzguncuk ‘ta manyat
çekilen yerlerdendir.
Artık ne ığrıpçılık ve ne de manyatçılık var. Bu önemli balıkçılık
mesleği de unutulup gitti. Hatta bu mesleği yapanlardan hayatta kalanların
sayısı bile parmakla sayılabilecek kadar az. “Gelin şu mesleği geliştirelim”
denildiğinde ustasını bulmak bile sorun olabilecektir. Adını balıkçılık
tarihine yazan önemli ığrıp ve manyatçıları unutmamak gerekir. Sağır Eşref, Yetimoğlu Ömer, Kürdün Süleyman,
Kanlı Rıza, Ömer Bey Sarıyer’in namlı ığrıp ve manyat Reisleriydi. Yenimahalle
de Deli Ömer’in Mustafa pek uzun yıllar yapmadı ama iz bırakanlardan biri oldu.
Garipçeköy’ün tek ığrıp ve manyatçısı olarak Rubil Hasan (Kurşun) adını
yaşatmayı bildi. Kireçburnu’nda Gülümser
ailesi ığrıp ve manyatçılığı devam ettirdi yıllar yılı. Gülümser ailesinden büyük
reis Halil Ağa’dır. Halil Ağayı çocukları
Ahmet Reis, Süleyman Reis, Saim Reis, Mehmet Reis takip ettiler. Yeniköy’deki efsane
balıkçılardan biri Sokrati Reistir. Dalyan kurmak ve dalyan reisi olarak ne
kadar usta ise ığrıp ve manyatçılıkta da o kadar maharetliydi. Bebek’te tek
önemli isim İsmail Reis’ti. Sadık Reis de Anadoluhisarı’nın da unutulmaz ığrıp
ve manyat reislerinden biriydi. Elbette ki, ığrıp ve manyat reislerinin sayısı
çok daha fazladır. Bu bile ayrı bir ar aştırma konusu olabilecek kadar
önemlidir.
Iğrıp ve manyat çekme hayli eğlencelidir. Çalışanlar ekmek parası
için uğraş verir, seyredenler ise zevkten dört köşe olur. Tayfalar dışında ise
meraklı olanlar kanatların halatları çekilirken yardıma giderler. Balık olursa,
yardımlarının karşılığını birkaç avuç balık alarak görürler. Manyatı çekecek tayfalarda
kalın ip ya da çok ince halattan kolan bulunur. Kolanı bir uçunda küçük bir
yumru bulunur. Kolanı yumru üzerinden halata dolar (böylece kolanın kaymasını
önler), kolanın bir ucunu da beline dolar ve halatı çekmeye başlarlar. İki yandan halatı çekenlerden birisi bir
slogan atar, diğerleri bunu tempolu ve yüksek sesle tekrar eder. Bu slogan atılması,
halatın ucu gelene ve ağa ulaşılana kadar devam eder.
Halat başında bulunan tayfalardan biri slogan atar, diğerleri
yüksek sesle tekrar eder.
Örneğin:
Bereket boldur
he yallah;
Balık
çok ver he Allah!
Yallah yallah
he yallah!
Balık yüklü he yallah,
Çavalyeler
hazır he yallah,
Bereket çok bol
maşallah!
Çok para
kazınırız inşallah!
Yardım edenler
var he yallah,
Onları da
görelim he yallah
Aman da kozma
he yallah,
Ayakları bozma
he yallah,
Cepte balık he yallah,
Çok bol olur
inşallah,
Maşallah deyin
maşallah,
Bolca verir
Allah inşallah.
Iğrıp veya manyat çekilirken kullanılan sloganlar genellikle
bellidir. Ezberlenmiştir. Bunlar söylenegelir. Ancak zaman zaman bu işin ustası
olanlar yeni sloganlar üretir ve bunları sık sık tekrar ettirerek belleklere
yerleşmesini sağlar örneğin:
Yallah yallah
he yallah,
Karabatak
daldı he yallah
Bir balık aldı
he yallah
Yallah da yallah
he yallah.
Deniz dalgalı
he yallah
Tekir yazmalı
he yallah
Yallahda
yallah he yallah.
Hava yağmurlu
he yallah,
Yollar çamurlu
he yallah
Yallah da
yallah he yalla!.
Balıklar canlı
he yallah
Kulakları
kanlı he yallah
Yallah yallah
he yallah!
Tayfalar
bağırdı he yallah
Seyredenler
sağırdı he yallah
Reis tekneyi
çağırdı he yallah
Kurşun
yaka ağırdı he yallah
Yallah yallah
he yallah!
Manyatımız iki
koldu he yallah,
İki kolumuz da
yoruldu, he yallah,
Bereketi çok
oldu he yallah,
Yallah da
yallah he yallah!
Peşi gelir
inşallah,
Maşallah deyin
maşallah…
İşte kaybolan giden bir meslekten
geriye kalanlar.
SÖZLÜ TARİH ÇALIŞMASI
04.05.2012 Tarihli söyleşi;
- Cüneyt Yardımcılar (Ergün)
- Osman Sertel
- İsmail Aktaş (Boşnak İsmail)
KAYNAKÇA
Deveciyan, Karekin: Türkiye’de balık ve Balıkçılık, İst. 2006.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder