11 Aralık 2008 Perşembe

ARA SOKAKTAN ANA CADDEYE

ARA SOKAKTAN
ANA CADDEYE!
Sarıyer, 28.08.2007

Yazan: İbrahim BALCI
Sarıyer Spor Kulübü patika yollardan 1956 yılında Profesyonel olarak kurtuldu ve geniş, temiz, kaldırım taşından asfalta dönüşen sokakta yürümeye başladı. Başarı merdivenlerini adım adım tırmanarak Türkiye Liglerinin en büyüğü olan I. Türkiye Ligine yükseldiğinde ara sokaktan ana caddeye ulaştı.

Sarıyer Spor Kulübü ana caddeye ulaşırken başta o tarihlerde henüz sağ olan kurucuları, yöneticileri, futbolcuları; kar, yağmur, çamur altında lacivert-beyaz renkli futbolcuların peşinden koşan taraftarlarının büyük hizmeti ve emeği vardı. Esnaf dükkanını kaparak maçlara koşuyor; memur izin veya rapor alarak yola koyuluyordu. Balıkçı reisleri iki üç saatliğine denize çıkmıyor, kumcular paydos ediyor, öğrenciler dersleri kırıyorlardı. Yani sokaklara sığmayanlar, ana caddeye çıkıyorlardı. Böyle olmasaydı Şeref Stadında on bin seyirci toplanır mıydı. Vefa Stadında binlerce insan bilet kuyruklarında bekler miydi?

Ana caddede kendinden emin ilerlerken, ülkemizin medarı iftiharı üç büyük kulübümüzü dize getiren lacivert-beyazlı ekibi on binlerce insan izliyordu. Kulübümüzün ve yöneticilerimin amacı ülke dışına çıkmaktı; yani bulvarda yürümekti. Ama bu nasıl başarılacaktı? Sorun burada düğümleniyordu, yöneticiler bu kör düğümü de çözdüler: Yapılan şu idi: Uzun yıllar oynanan ve sonra siyasi olaylar nedeni ile terk edilen Kulüplerarası Balkan Kupası maçlarını başlatmak ve bu yoldan başarıya ulaşıp, bulvara çıkmak. Lig dördüncülerinin katıldığı bu turnuvaya Sarıyer’de katılmaya hak kazanmıştı. Üç kez Lig dördüncüsü olmuş olan Sarıyer’e iki defa bu hak siyasi nedenlerle verilmedi. Üçüncü kez ise yöneticiler başka Eyüp Odabaşı olmak üzere müthiş bir mücadele vererek Balkan Kupası maçlarının oynanması kararanın alınmasını sağladılar.

Kimse ne olmuş yani demesin. Zira Sarıyer 1992 yılında Balkan Kupası Şampiyonu olarak Fenerbahçe’den tam yirmi beş yıl sonra kupayı Türkiye’ye getiren ikinci takım olarak futbol tarihine adını yazdırdı. O Muhteşem kupa günlerce evden eve, elden ele gezdi. Şimdi kulübümüzün müzesinde..

Bunları neden yazdım? Elbetteki bir nedeni var! Nedeni yılgınlık! Şöyle bir açıklama getireyim. II. Türkiye Ligi B Kategorisinde mücadele eden kulübümüz son yıllarda ne denli uğraş verdi ise arzuladığı yaşam ortamını bulamadı. Geçen dönem Yükselme Grubuna çıkmasına rağmen kulübümüzü kaosa sürükleyen nedenlerle başarılı olamadı. Sezon sonu iki ay süre ile genel kurulu toplayamadı. Kaos büyüdükçe büyüdü ve sonuçta kulübün kayyum olayına maruz kalmaması için tarafımdan oluşturulan bir liste ise kongre sabahı yönetime talip olunmuş ve seçilme olayı gerçekleşmiştir. Bunu yaparken amacımız şu idi: En kısa zamanda gereken çalışmayı yaparak kongreyi toplamak ve yönetimi devretmek! Ama olmadı. Meğer bizim ele aldığımız bir bomba idi, her an patlamaya hazır bir bomba! Bombanın patlamaması için her şeyi yaptık ve başardık. Ama esas istediğimizi gerçekleştiremedik. Bunun yeni bir yönetim oluşturmak olduğunu ifade etmiştim. Durup dinlenmeden, dargınlık ve kırgınlık hiçbir şeye aldırmadan, arkadaşlarımla olay üzerine gittim. Uzun yıllardan beri kulübümüzde yönetici olarak hizmet edenlerle görüştüm. Ne yazık ki olumlu bir yanıt alamadım. Efsane Başkan Erdal Aksoy ile arkadaşlarından da bir ışık alamadım. Yüzlerinde gördüğüm, konuşmalarından hissettiğim YILGINLIKTI! Yılgınlık en büyük korku ve hatta hastalıktır. Son yıllarda görev üstlenen yönetici ve başkanlarla temaslarım oldu onların takıntısı daha başka! Kısaca söyledikleri “Hem para vereceğiz, hem küfür yiyeceğiz, var mı böyle .bir şey?” Elbetteki yoktu.

Yılların yorgunluğu omuzlarında tonlarca yük gibi çökse de direnen ve yönetim kurulumuza destek olmaya inatla devam eden Eyüp Odabaşı; “Benden paso, pes ettim” diyeceğim bir dönemde “Yeni bir yönetim bulunana kadar savaşa devam çağrısı yaptı” uymaktan başka çare var mı? Ben bulamadım! Yeni bir başkan ve yeni bir yönetim aramaya devam ediyoruz, edeceğiz! Çünkü Sarıyer Spor Kulübünü ara sokaklara mahkum etmeye hakkımız yok!

İnternet sitelerindeki yazılara yorum gönderen açık kimlikli kişiler ile rumuz kullanan kişilerden pek çoğuna derdimi ve derdimizi anlatamadık. Tekrar açıklıyorum:

BİR: Yönetim kurulu olarak asla kalıcı değiliz, on beş yirmi gün için seçildik ama umduğumuzu bulamadık!
İKİ: Hiç kimsenin direktifi ile hareket etmiyoruz, genel kurul ortamı bulunduğunda hemen toplanacağız!
ÜÇ: Kulübümüze hizmet tüm Sarıyerlilerin görevidir. Herkes biraz olsun elini taşın altına koymalı. Tanıdığı varsa tanıştırmalı, yönetim oluşturulmasına katkı vermelidir!
DÖRT: Hiçbir şey söz ve yazı ile olmuyor; maddiyatın iman olarak kabul edildiği günümüzde Sarıyer Kulübümüzün de maddi güce ihtiyacı var. Bu amaçla yardım kampanyası açtık, katılım çok az, ilginin artması gerekir.
BEŞ: Bugüne kadar olduğu gibi bugün de siyası amaca kulüp alet edilmiyor, edilmeyecek, edilemez de! O nedenle hangi siyasi düşüncede olursa olsun, Sarıyerlilerin, sporseverlerin yapacakları her şey kulübümüzün başarısı için olacaktır.
ALTI: Kulübümüzde kim başkan olmak istiyorsa, kim yönetim kurulunda görev almak istiyorsa; yönetim kurulumuza başvuruda bulunabilir, görev isteyebilir, bu en doğal haklarıdır.
YEDİ: yönetim kurulu olarak görev süremiz gelip geçti. Hala yeni bir yönetim kurulu ve başkan arayışı içerisindeyiz.
SEKİZ: Sarıyerliler, Sarıyer sevdalıları; internet sitelerinde isimli veya rumuzlu yazı ve yorum yazanlar; yerel basın mensupları; kulübümüzden yetişen, milli formayı giyen veya büyük kulüplerde oynayan futbolcular; kulübümüzün diğer branşlarında forma giyen ve iş alanlarında kendilerine yer edinenler; eski ve yeni başkan ve yöneticilerimiz bu kulüp sizin, bizim, hepimizin! Bir araya gelelim, çorbaya gerekli tuzu koyalım!
DOKUZ: Hiçbir güç, hem de ne denli inatçı, hırçın ve kindar olursa olsun kulübümüzü belirsizliğe itemez! Buna güçleri yetmez, hiçbir Sarıyerli buna izin de vermez.
ON: Tekrarı yararlı görüyorum; görev süremiz dolalı çok oldu. Israrla yönetim kurulunda başkan ve üye olarak yer almak isteyenleri görmek, onlara görevi devretmek, kulübümüzü layık olduğu yönetime kavuşturmak istiyoruz.

DUYAN DUYMAYANI SÖYLESİN, OKUYAN OKUMAYANA ANLATSIN!

Hiç yorum yok: