15 Aralık 2008 Pazartesi

“BEN SİMAS’IM YA SİZ?




Adım “Simas” tır! Antik çağdan bu yana binlerce yıl geçti, adım değiştiyse de unutulmadı!
Her ne kadar Çırçır boğazından denize kadar uzanan Sarıyer deresine; etrafındaki gül bahçeleri, çicek ve ağaçlıkları nedeni ile Skletrinas demişlerse de değişen bir şey olmamış, Simas adı devam edegelmiştir.
Bizanslılar; “Meleklerin dişi mi erkek mi?” tartışmasını yaparken bile, Karadeniz’e kapı açan bu yörenin adı Simas’tı.
İstanbul’un fethi ile İslamlaşan kent; Bizans, Bizantion, Kostantaniye gibi sayısız isimleri de terk ediyor ve akla yakın söylemlere göre, İslam’ı boldan esinlenilerek İstanbul adını alıyordu.
O dönemde de adım “Simas” tı. Osmanlılar döneminde de adım bir süre bu isimle devam etti.
Semtin dağlarının büyük bir bölümünün sarı topraklara sahip olması nedeni ile “Sarıyar” diye isimlendirildim. Bu ismi üzerimden kolay kolay atamadım. Bu bir elbiseydi üzerime tam oturmuştu. Aslında bu elbiseyi sevdim ve isim olarak kabullendim. O günden sonra “Simas” olan adımı terk ederek “Sarıyar” adını künyeme kazıdım. Ben “Sarıyar’ım” diye bağırdığımda bana koşanlara kucak açtım. “Gelin dedim”, geldiler, kendilerine sarı yarlarımdan bolca madenler daha çok da altın madeni verdim. Takı yaptılar benden; boyunlarında, bileklerinde ve parmaklarında taşıdılar beni!
Fatih dönemi erlerinden Sarıer Baba’nın, yaşlılık zamanında Sarıyer’e yerleşmesi ve burada ölmesi, isminin ölümsüzleşmesine neden oldu. İşte o zaman yeni bir isimle anılır oldum “Sarıer”! Bu pek tutmadı ve zamanla değişikliğe uğradım. “Sarıyer” oldum, yazılanlar öyle!
Benim ismim ve geçmişim üzerinde araştırma yapanların kanısı ismimin “Sarıyar” dan “Sarıyer”e dönüştüğüdür. Ben de kabul ettim ve mutlak doğrudur dedim. Çünkü, Sarıyar’larımın verimi bitmiş, artık ne altın sunabiliyordum isteyenlere ve ne de bir başka maden!
Adım “Simas”tır demiştim ya? Simas’a baktım: Helen dilinde Simas’ın karşılığı Sima! Sima’nın anlamı da “Kutsal Ana”, bir başka söylemde Swa-(a)rda “Kutlu/Güzel-Akarsu” veya “Kutlu/Güzel-Su Irmağı” olarak kabul edilmektedir.
İşte o zaman ben: “Simas” olarak adımı Kocataş dağ silsilesinin yamaçlarından çıkan harika kaynak sularından aldım diye haykırıyorum. Bıkmadan usanmadan bağırıyorum “Adım Simas” tır diye!
Ya Sarıyer, onu da unutmuş değilim! O benim her şeyim! Orada yaşıyor, orada çalışıyor, orada hayat buluyorum.
“Simas”, mahalle adı Sarıyer olan semtin antik çağdaki adıydı. Simas’ı geride bıraktık, Aşiyan’dan Kısırkaya’ya kadar olan 151 bin Km2 lik coğrafi alana Sarıyer ilçesi denildi.
Ben ”SİMAS’ ım! Ya “SİZ?” diye soranlara derim ki: Ben “SİZ” isimli dergiyim. Adresim Sarıyer’dir. Bir uçtan bir uca Sarıyer’i kucaklayacak, Sarıyer’i yazıp tanıtacak, önce Sarıyar’ı, sonra Sarıyer’i kabullendik. 15 Mayıs 1930 da İlçenin tescili yapıldı ve Sarıyer’e, Sarıyerlilere hizmet edeceğiz.

Yazan. İbrahim BALCI

Hiç yorum yok: