20 Eylül 2009 Pazar

GÖREV ZOR,

GÖREV ZOR,
HOŞGÖRÜLÜ OLMAK
DAHA ZOR!


Yerel seçim ilçemizde kazasız belasız atlatıldı. Tüm partileri ve partilileri olgunluklarından dolayı kutlarım. Seçim ayı boyunca müthiş bir hoşgörü gösterdiler ve centilmence hareket ettiler. Adeta centilmenlikte, insanlıkta birbirleriyle yarıştılar!

Adayların hiç biri kırıcı konuşmadı, kin kusmadı, küfretmedi, iftira atmadı. En medeni şekilde yarıştılar; kazandılar, kaybettiler. Kazananı da kaybedeni de kutlarım.

Tabii münferit olaylar olmadı değil, oldu! Tabii ki ayıp oldu. DSP seçim bürolarına saldırı hoş değildi, asla tasvip edilmedi ve kabul görmedi. Sandık başındaki olgunluk ise dört dörtlüktü, bravo derim görevlilere, severek görev yapanlara ve gözlemci olarak bulunanlara!

Büyük maçın galibi Şükrü Genç oldu. Hem de büyük oy farkı ile! Bu büyük oy farkı büyük sorumlulukları da sırtına yüklüyor tabii ki; bunun farkındadır her halde!

Şükrü Genç neler yapmalı? Kesinlikli bir programı vardır, partisinin programı vardır, onları uygulayacaktır. Ancak bizim şimdilik tek önerimiz şudur: Sayın Genç, lütfen çok arzulu başladığın görevin boyunca, bilhassa ilk birkaç ayı atlatana kadar HOŞGÖRÜLÜ ol!

Hoşgörü ve iyi niyet başarının yarısıdır ve daha önemlisi başarıyı getiren en önemli faktördür.

Sayın Genç: iş bilen, namuslu, haksever ve rüşveti elinin tersi ile iten memur veya işçi hangi siyasi görüşten olursa olsun onları harcama! Onları kazan ve onlardan yararlan! Elbetteki hatası olanı, yanlış yapanı, kasıtlı hareket edeni, kuyunu kazma yolunda fikir üreten ve siyasi çalışma içine gireni göndermek hakkını da kullanacaksın. Buna da kimse bir şey diyemez!

Sayın Başkan, bu ilk bir ay sizin için ısınma turu olacak gibi! Durum onu gösteriyor. Zira her gün onlarca ziyaretçi geleçek; kutlamalar, tebrikler; gelsin çiçekler saksı saksı, gelsin şekerler kutu kutu! Çaylar, ikramlar, oraya buraya davetler!

Bende bir zamanlar, yeni seçilen bir başkana önemli bir işin gitmiştim, bekletilmeden odasına alındım. Yanında üç beş kişi vardı, bir de terzi!!! Terzi başkanın ölçüsünü alıyordu. Ölçü alındıktan sonra sordu “Kaç elbise dikilicek?”. Kaç tane dik dediğini yazmayayım, ayıp olur! Bu arkadaşımız şimdi….. YAZMASAM DAHA İYİ OLUR!!!

Devir köşe dönme devri denilse de, bu söylemin iltifat edilecek, uyulacak ve uygulanacak, erdemli bir söylem olmadığını kabul edeceğini biliyor bu yolda hareket edeceğinize inanıyorum.

Bence devir köşe dönme devri değil; ahlakı, dürüstlüğü ve erdemi yeniden hayata geçirme devridir.

Bu sınavdan da başarılı çıkacağın inancı içinde çalışmalarınızda size ve meclisiniz üyesi partili partisiz tüm arkadaşlarınıza üstün başarılar diliyorum.



İbrahim BALCI

04.04.2009

Hiç yorum yok: