Yenimahalle’yi
Sarıyer’den sadece ismi ayırır. Antik çağda Neopolis olan semtin adı yine aynı adı
taşıyor: Yenimahalle. Yani malum ya Neopolis’in karşılığı Yeni Kent ya da
Yenimahalle’dir. Amieton ve Anilton gibi zorlama isimler varsa da kayda
değer bulmuyoruz. Sadece bilgi için yazdık.
Sarıyer,
Yenimahalle Caddesi bitiminde ve Deniz Apartmanında son bulur. Bu apartman
Sarıyer’e dâhildir. Diğer sınır da Yürek Yakan Sokaktır.
1930’lu
yıllarda benim bildiğim bu, belki biraz daha sonra ya da evvel! Sokaklara yeni
isimler verilmesi için gelen isim heyeti bu sokağa girdiğinde hangi ismi
verelim tartışması yaparken, içlerinden biri olan Sarıyer Muhtarı Yusuf Erdinç
(benim bildiğim bu) “Yürek Yakan Sokak olsun” diye bağırınca bu isim kabul gördü.
Nedeni de Yusuf Beyin,, evinin kapısında
gördüğü bir Rum kızının güzelliği karşısında adeta kendisinden geçmesi bu ismin
verilmesine neden oldu. Olur ya? Neden olmasın! Güzele can mı dayanır? Muhtar
Haşim Turan Tomurcuk yaşasaydı, olayı detaylı anlatırdı bize! Neyse ruhu şad
olsun. Ama olay budur!
Eminönü/Köprü’den
18.10 da kalkan Şehit Hatları yolcu gemisi! Bu geminin yolcuları belli gibidir.
Hep aynı vapurla dönerler, hep aynı yerlerde otururlar. Devamlı yolculardan biri
gelmesin hemen araştırıp sorarlar ne oldu, hasta mı diye. Ester, Hayganuş, Silvia
ve Fatma hanımlar hep yana yana otururlar, Yenimahalle’ye gelene kadar konuşur,
dertleşir, günlerinin iyi geçmesini sağlarlardı. Bu dostluklar hanımlar,
erkekler arasında onlarca yıl devam etti. Şimdi böyle bir şansı yok
Yenimahallelilerin. Arabaya sayısı
çoğaldıkça, mertlik bozuldu, mertlik bozulunca da vapur seferleri önce
azaltıldı, sonra tamamen kaldırıldı. Nostalji olarak kalması için bile vapur
iskelesine tahammül edilemedi onu da yıkıp ortadan kaldırdılar. Çarşı içindeki
büyük alan park yapıldı. Eski vapur iskelesinin olduğu yer rıhtım. İyi de oldu
yoksa birilerinin yağmasına uğrar elden çıkabilirdi. Parkın olduğu yerde
1925’lerden 1960 ‘lı yıllara kadar halk otobüsleri park ediyordu. Sarıyer –
Eminönü, Sarıyer – Taksim otobüslerinin son durağı Yenimahalle ve park
ettikleri yerdi bu alandı. Halk otobüsleri kalktı ama hala özlemle söylenir
durur. 1940 lı yıllara gelindiğinde 35, 40 halk otobüse çalışıyordu bu iki
hatta. Şimdi sadece bir belediye otobüsü var. O da Rumeli Kavağı’nda son durak
yapar.
Hadi isim
yazalım da ruhlarını şad edelim otobüs sahiplerinin; Niyazi Bey, Muhittin
Tercanlı, Arap Osman, Hemşinli Mehmet Bey, Kambur İsmail, Tahsin Baba, Çingene
Osman, Ahmet Çayırağa, Cemal Bey, Vahe Bey, İbrahim Bey, Çırçırlı Mustafa Bey,
Kıvırcık Ahmet ve İbrahim Çayan Yenimahalle’de otobüs çalıştıranlardan bir
kısmıdır.
Yenimahalle
aslında Rum semtidir. Türklerin yerleşimi Osmanlı döneminde ve bilhassa 19. yy.
da başlamıştır. İlgililer tarafından Bizans döneminden kalan bir mezarın/mezar
taşının/lâhitin aranması bunu doğrulamaktır. Görevlilerce birlikte dolaştık
Yenimahalle’de, kilise bahçesini gezdik bulamadık. Ancak bildiğimizi aktardık.
Böyle bir mezar taşının Rum meşatlığında olduğunu bu meşatlığında 1980’li
yıllarda ortadan kaldırılarak çocuk parkı yapıldığını anlattık.
Yenimahalle’de
tarih eser aranılacak olursa Kaptan Gazi Çeşmesi (1784) var çarşı içinde, hala
bakımlı ve su akarı var. Pazarbaşı’ndaki Jandarma Karakol Binası (1893) (Piyade
Karakolu olarak kayıtlarda geçer) var. Rum Kilisesi var 1834 de yapılmıştır.
Yenimahalle’de Rum kalmadığı halde kilise açıktır.
Bazı ufak
tefek şeyleri de gözden kaçırmamak gerekir.
Yenimahalle’de kilisenin olduğu yerde antik çağda denizcilerin
koruyucusu Posidon’un heykeli bulunuyordu. Denizciler işlerinin iyi gitmesi, fırtınalardan,
kazalardan, belalardan korunmaları için bu heykeli ziyaret edip adakta
bulunuyorlardı. Şimdi böyle bir şey yok, bilinsin diye yazdık.
Yenimahalle
ve daha çok Pazarbaşı Sarıyer’in sayfiye yeri sayılırdı. Kalburüstü azınlıklar
burada yazlığa gelirlerdi. Birbirinden güzel yalılar, konaklar Pazarbaşı’nda bulunuyordu.
Pazarbaşı’ndaki yalıların bir kaçının önünde deniz hamamı vardı (Plaj). İlk
deniz hamamı Madam Takuyi’nin yalısı önünde bulunuyordu. Hemen yanı başında da
Nebioğlu Ahmet Bey’in hamamı v ardı. Bu hamam yani Ahmet Beyin deniz hamamı
1980 lı yıllara kadar kullanıldı. Yenimahalle’de halka açık deniz hamamı, (yani
plaj) 5.10.1877 Vilayet-i Belediye Kanuni gereğince, halkın açıktan denize
girmelerini önlemek için 1878 yazında açıldı. Bilmeyenlere duyurulur!
Yalılar peşi
sıra gelir; Nebioğlu Ahmet Bey’in, Fahri Beyin. Dr. Ruknettin Beyin, Madam
Takuyi’nin (Şimdi Ercan Düzgit’e ait), İstiraki Hoca’nın (Şimdi Ahmet Derviş
Çetin’in), Dr. Alb. Raşit Ölez (son sahisi Topçuoğlu İbrahim Reis). Bu sıradaki
son yalı da ise şöhretli kaptanlardan Hikmet kaptan ömür tüketti. Tek tek ve
sıra ile saymayalım da şöyle bir gecelim.
Eski Bahriye Nazırlarından Mehmet Paşa’nın yalısı son sahibi Suzan Levi,
mükemmel onarmış, hayrını görsün. Cadde üzerinde Serezlilerin Yalısı (Bu
yalının son sahibi Tacirler), yanında Kemal Beyin yalısı ve ilerisinde Şahin
Bey’in yalısı. Artık yerinde yok, beton yığını bir bina var. Bunun yanında da
Ömer Kıran Reis’in yalısı. Bu yalıda II. Dünya Savaşı sırasında askeri birlik
konuşlandırıldı. Unutmayalım Kadir Çonker’in yalısı da görkemli ve bakımlı
yalılardan biridir. Yenimahalle’nin üst kısımlarına gidince Foto Süreyya’nın
görkemli Köşkü hala güzel, alt tarafındaki Ziya Paşa Köşkü perişan! Çarşı
içindeki görkemli mimarisi ile dikkat çeken Yalı eskiden bir Rum’undu.
Sonraları Prof. Emin Erişirgil tarafından satın alındı ama bilahare birkaç kez
daha el değiştirdi. Pazarbaşı’nın üst kısımlarında iki önemli köşk dikkat
çeker. Biri Haydar Doğ’a ait olan Köşk, diğeri de Makaracıyan Köşküdür. Makaracıyan
Köşkü şimdi Tevfik Kavaloğlu’na aittir. Haydar
Bey’in köşkü de bir başkası tarafından satın alındı. İki köşkte mükemmel
bakımlı!
Hata her
yerde yapılır. Tarihi bir eser de Telli Baba’nın mezarı olarak kabul edilen
yerdir. 1970 askeri darbesinden sonra, Telli Baba’nın bakım ve onarımı
Yenimahalle Muhtarlığına verilmek istendi. Israrla almadılar. Rumeli Kavaklılar
ise “Peki” deyip teslim aldılar ve kolları sıvayıp işe koyuldular. Çok da
faydasını gördüler. Yenimahalleliler yıllar sonra hata yaptıklarını anladılar
ama iş işten geçti.
Yeni mahalle
çarşısı gerçekten eski dönemlerde çok hareketli bir çarşıydı! Eski dostlarla bir araya gelip tartıştık ve
sayıma geçtik gördük ki: Altı gazinosu, altı bakkalı, fırını, lokantası, meyhanesi,
berberi, dişçisi, sucusu, terzisi, yorgancısı, marangozu, kasabı, tekel bayii,
iki kahvehanesi, kalaycısı, sepet imalatçısı, oto tamircisi, birkaç seyyar
balık satıcısı olan renkli ve hareketli bir çarşı idi. Şimdi ne var? Şöyle bir
saymaya kalksak ne aradığımızı bile şaşırırız. Birkaç yıl öncesine kadar hemen
hemen hiçbir şey yoktu. Üç dört yıldan beri biraz olsun canlanma başladı.
Yenimahalle’nin
edebiyatta da hayli etkin bir yeri vardı eskiden. Fırıldak Bahçe Pazarbaşı’nı
geçtikten sonra solda ve tepe üzerinde bulunuyordu. Güzel içimli bir suyu,
küçük bir binası vardı içinde. Mükemmel bir çay bahçesi idi. İstanbul’un namlı
edebiyatçıları ve müzisyenler Burada toplanır hoş vakit geçirirlerdi. Sarıyer
kazasındaki kalburüstü insanların geldikleri bir yerdi. Fırıldakbahçe’ye çok sık gelenler arasında,
Halit Ziya, Mahmut Rauf, Ahmet İhsan, Mehmet Asım Us, Ahmet Rasim, Hüseyin
Fırat, Lemi Atlı, Rıza Tevfik, Yahya Kemal, Kanuni Sarı Talat, Kanuni Arif Bey,
Hanende Mazhar Bey, Serezli Şekip Bey, Tamburi Raşit Molla, Hafız Yusuf Efendi,
Kanuni İsmail Nail Bey gibi meşhurlar vardı. Havantepe yolu üzerindeki Fıstık
Suyu mesiresi daha çok garibanların rağbet ettikleri bir yerdi.
Yenimahalle
Sarıyer’in önemli bir balıkçı semti! Halkın önemli bir bölümü balıkçılıkla
uğraşır. Küçük balıkçısı olduğu gibi, büyük teknelerle de balıkçılık hatta açık
deniz balıkçılığı yapılmaktadır. Fazla uzatmadan oltacı olarak kayda
geçeceğimiz isim Erol Darcanlı olur. Geçimini oltanın ucunda arayan bir
balıkçıdır. Eskiden çok daha fazla idi oltacı sayısı ama o da kalmadı. Var yine
var ama onların olta ile balık avlayıp geçimini temin edenler değil, zevk için
vakit tüketenlerdir, geçelim.
Yenimahalle
halkının büyük bir kısmı balıkçılıkla uğraşır. Balıkçılık sahil şeridinde yer
alan semtlerin en önemli iş kollarından biridir. Balıkçılık o kadar ileri
boyutlara ulaştı ki kıyı balıkçılığı açık deniz balıkçılığına kaydı.
Yenimahalle balıkçılıkta en ileri düzeyi yakalamış durumda. Dünün şöhretle
balıkçı reislerinin bu gün oğulları ya da torunları iş başında ve son teknoloji
ile yapıyor balıkçılığı! Bir kısım eski şöhretli balıkçı reisi de teknolojik
gelişmeyi takip edemedikleri için denizden
ellerini ayaklarını çektikten sonra, geride kalanları devam ettiremediler
mesleği ve teker teker çekildiler denizden, pek çoğu kapağı dışarı attı.
Örneğin, şöhretli balıkçılardan Ameşin Şakir Reis’ten sonra Hilmi Reis devam
ettirdi mesleği ama o öldükten sonra olan oldu Yaşar Reis devam ettiremedi.
Şakir Bayraktar ile kardeşleri Ali ve Recep Reislerde devam ettiremediler
mesleği. Ömer Kıran Reis’in, Ahmet Kıran Reis, Keklik Ali (Çınar) Reis’in takımları
da balıkçılığı terk ettiler. Aramaya devam edersek birkaç kişi daha
bulunabilir!
Büyük
boyutlu teknelerle balıkçılık yapanlara gelince; Hacı Orhan Çınar Reis, Mamati
Orhan Reis, Mamatiler, Azizler II, Osman
Çınar Reis isimli tekneleri genç kuşak reisler yönetiyor. Hacı Orhan Reis’in
genç reisleri Murat, Halit ve Ali; Azizler II’nin genç reisleri Sait ve Mesut,
Osman Çınar’ın Sinan, Tokerlerin (Türkmenler) Mustafa ve Mehmet, Mamatiler’in
İsmail ve Cihan, Mamati Orhan Reis’i n de Hüseyin Reis! Kıyıda köşede bazı
balıkçı teknesi/takımı kalmış olabilir, her birini saptamak gibi bir iddiamız
yok, gördüklerimizi, bildiklerimi kayda geçiyoruz. Varsa noksanlık kusuru
bakılmaya!
Eskiden
Yenimahalle’de iki dalyan kurulurdu, şimdi yok! Dalyancılıkta balıkçılığın ayrı
bir işkolu idi ama ortadan kalktı. İkisi de Pazarbaşı’nda kurulurdu.
Maalesef
geçen yıllar Yenimahalle ile özdeş olanları da beraberinde götürdü. Artık o
büyük isimler yok. Nerede Milli Mücadele‘nin yaman ismi Haydar Doğ Bey, nerede
Zehra Hocanım, nerede Fahri Bey. Nerede Ziya Bey! Nerede Deli Ömer’in Mustafa
Reis, Ahmet Ali Reis, Ömer Kıran Reis, İbrahim Çınar Reis, Mamati Hüseyin Reis
hepsi hakkın emrine boyun eğip ayrıldılar dünyadan. Kahvenin önüne oturduğu
zaman herkese ayrı bir havada hükmeden Samim Emanet’ın boşluğu doldurulamadı.
Ve diğerleri; Muhtar Ali Kutu, Muhtar Tarık Çevik, diğer namını yazmak
istemediğimiz Yakup Reis, Sucu Şevket Efendi, Muhtar Kemal, Kirmanoğlu Nejat, Çörçil
Ahmet, Kambur Fuat ve diğerleri. Hepsi sırra kadem bastılar… Elbette ki
yerlerine yenileri geldi. Gelecek işin tabiatı bu. Hatta eskileri
aratmayacaklar da. Ama eskinin özlemi içinde olanlara bunu anlatmak güç. Bunu
da biliyorum. Hatta Kenan Beyciğimi bile arar olduk. Zavallı Kenan, Nükhet
öldükten sonra zor durumlara düşmüş, gelen haberler öyle. Kilyos’ta gün
doldurduğunu duyuyoruz. Ama hala Yenimahalle’nin eski havasını yaşatanlar da
var. Gazcı Selim, Kasap Bülent, Engin, Metin ve Kadir Conker kardeşler, Mehmet
Emanet, Ayhan Çınar, Selçuk Kavaloğlu, Muhtar Ahmet, Beco, Topçu Nazım, Ali
Emanetçi, Ahmet Ali Kaya ve diğerleri…
Gazcı Selim yani Selim Bayraktar Yenimahalle’nin en renkli simalarından
biridir. Lafını esirgemez, bilgiçtir. İş bilir, tuttuğu işi koparır, fazla da
iyi niyetli olunca zaman zaman sıkıntılara da düşer… Be adam sana kim dedi her
işi oğluna devret. Sen öyle yaparsan, sana yabancı gelinde gelir, altındaki
arabada gider… Aman ha alışkanlık haline gelir konuşma hastalığına bir gem vur
ne olur ne olmaz! Bir de bazı taraflarına sahip ol benden hatırlatması! Zira
hacılık zor zanaat! Üstelik iktidar baskıcı!!!
Yenimahalle’de
mevcut kahve, kahvehane değil adeta siyaset meydanı. Ama illa da AKP bir
başkası tu kaka! Buradaki üç beş kişi her şeye hâkim, her şeyin en iyisini ve
doğrusunu onlar bilirler. Onlar hep haklıdır. Dedikodu, ıvır zıvır burada
ayyuka çıkar. Ha unutmayalım bir açık meydan var; Park! Burası gerçekten harika
bir yer. Eskiden otobüslerin park yaptığı yerdi. Ağaçlar altında saatlerce
oturulur, sohbet edilir; işler tartışılır, balıkçılık ilk akla gelendir. Burada
da dedikodu alır başını gider. Bazen öyle yüksek sesle konuşulur ki hele gece
ise ben evin balkonundan konuşmaları rahatlıkla duyarım. Gerçekten siyaset
meydanı gibidir Yenimahalle. Dr. Ruknettin Bey DP. nin kurucularından ve Adnan
Menderes’in yakın dostlarındandı. Hakkı Kavaloğlu, Yakup Kaptan ve Babür
Çevik’te Yenimahalle’den siyaset sahnesine çıkan kişiler oldular ve semtlerini
İl Genel Meclisi ve Belediye Meclislerinde temsil ettiler.
Atlamadan
yazalım her yıl “Yenimahalle Buraya” sloganı ile verilen yemek partisi öylesine
tuttu ki sorma gitsin! Yüzlerce Yenimahalleli gelip eski günleri yad ediyorlar
ve hem de karınlarını doyuruyorlar. Böyle bir günü yapmaktan amaç eski
Yenimahallelilerin hiç olmazsa yılda bir kez bir araya gelerek hasret gidermeleridir.
Ama son sene işin seyri değişti, henüz bir yıllık Yenimahalleli bile olmayanlar
da iştirak ettiler. İyi ettiler de hiç olmazsa aldıkları köfteleri ekmek arası
yapıp çantalarına koymasalar da işin zevkini ve keyfini kaçırmalar!
Bu arada
yakın zamanda büyük olaylara imza atan Bayraktar ailesinden bahsetmek gerekir.
Özdemir Bayraktar ile üç oğlu hepsinin de maşallahı var. Kendilerini yeni
buluşlara, yeni teknolojik çalışmalara adamışlar. Özdemir’in çocukluk ve
gençlik aşkıydı, uzay ve uçaklar. Bu nedenledir ki İnsansız uçak sevdasına
kaptırdı kendini. Çocukları Haluk ile Selçuk da yeteri eğitimi alınca iş
kotarıldı ve Türkiye’nin medarı iftiharı olan BAYRAKTAR isimli insansız uçağı
(yani heron’u) piyasaya sürdüler. Elbette ki rakipleri vardı. Olmasa zaten
rekabet olmazdı. Bu mücadele başarıyı beraberinde getirdi. Şimdi sadece Türk
ordusu değil diğer ülkelerin orduları da kullanıyorlar. Duyum doğruysa
Özdemir’in küçük oğlu Ahmet tekonoljik çalışmalara katılmaktan çok, ticari
işlemler ve para işi ile ilgileniyor. Kısaca deriz ki Özdemir Bayraktar ile
çocukları yıllardan beri yaptıkları çalışmalar sonucunda insansız uçak yaparak
tarihe geçtiler. Böylece sadece Yenimahalle ve Sarıyer’in değil tüm ülkenin
Türkiye’nin gururu oldular. İmkân tanındığında ya da imalat ettikleri bu önemli
aracın satışında devletten gereken teşviki görürlerse çok daha büyük
buluşmalara imza atacakları muhakkaktır. Bize düşen sadece takdir hislerimizi
belirtmek olur. Özdemir’in kardeşi Ömer Bayraktar’ı da unutmayalım, hem iyi bir
sporcu ve iyi bir işadamı. Talihsiz olay meydana gelmeseydi çok daha iyi olurdu
ama kader! Bir de İzzet Bayraktar var o da makine mühendisi! Bir diğer
Bayraktar ise Dr. Mehmet… Son çıkan yasa
ile hastaneden adeta zorla koparılanlardan. Hastaneyi terk etse de Sarıyer’e
terk etmeyenlerden. Bu sıralar toplumun tam içine girdi. Geniş arkadaş grubunu
bir araya toplayarak çok değişik etkinliklerle günlerini değerlendiriyorlar.
Bizler de Sarıyerli bir doktorumuz olması nedeniyle öğünüyoruz.
Yenimahalle de
ikinci bir mahalle oluştu: Havantepe. Son yirmi yıl içinde müthiş bir gelişme
gösterdi ve tamamı gecekondu olan ama devasa binalarla dikkat çeken bir
yerleşim bölgesi meydana geldi. Deniz gören tarafları daha ziyade villa tipi,
diğerleri müstakil ev ya da apartman!
Dr. Mehmet Bayraktar deniz tarafta konuşlananlardan bir dost! Doktora da
bu yakışır der ve Havantepe’den aşağıya ineriz. Ama şunu da hatırlatırız.
Havantepe Cami önünden, yüksek gerilim hatlarına kadar giden yola kolluk
kuvvetlerinin çok dikkat etmesi gerekir. Zira bu alana konuşlanıp çilingir
sofrasını kuranlar, kafayı tütsüleyenler, sigarasını birkaç katlı sarıp
dumanını hiç heba etmeden içine içine çekenlerin sayısı hayli fazla. Yani bir
yerde ben tehlikeyim diyorlar gibi geliyor bana!
Yahu az
kalsın yine atlıyorduk önemli bir olayı. Türkiye’de moda deyince akla gelen
Yıldırım Mayruk’un Villası da burada. Ortağı, esi, dostu sevgilisi dedikleri
Barbaros Şansal’la birlikte her mevsim için hazırladıkları kreasyonları önce
villarında teşhir ediyorlar sonra da piyasaya sürüyorlar.
Yenimahalle
Spor Kulübünden de iki satır bahsetmek gerekir. Zira Arif Odasbaşı7nın
başkanlığındaki yönetim kurulu çok güçlü bir takım yarattılar ve II. Amatör
Ligini Grup Şampiyonu olarak bitirdiler ve I. Amatör Kümeye yükseldiler.
Böylece büyük bir başarıya imza attılar. Elbetteki antrenörleri Bülent Akatay’ı
da anmak ve kutlamak gerekir! Kutlayalım ama bazı gerçekleri de yazalım: Turan
Can Odabaşı’yı yaktı kül etti. Bütün liglerin en iyi ve 7 numarası kale
arkasında ısınmaktan yanıp kül olmasına karşın bir türlü oyuna alınmadı. Galiba
Bülent hocanın yakışıklılara alerjisi var. Bir yanda Turan, diğer yandan Kerem
bir türlü forma giyemediler. Sorduğumuz
da onlar çok yakışıklı Büyükliman’da oynar dediler. Hadi hayırlısı! Peki Kaptan
Yakup’a ne demeli? Ona laf yok! İyi be!
Birazda
damdan dama atlayarak dolaşarak bazı notları da kayda geçelim: Yenimahalle geniş ve düz arazisi olmayan bir
yer ama hayli futbolcu yetiştirdi. Pazarbaşı’ndaki küçük alan ve Sarıyer’deki
Hidayetinbağı futbol sahası olarak kullanıldığı sürece iyi futbolcular yetişti.
Yakup Kaptan (Sarıyer-Vefa), Şener Çınar (Sarıyer-Trabzonspor-Adanaspor), Eyüp
Odabaşı (Sarıyer-Fenerbahçe-Trabzonspor-Karabük), Yaşar Elmas
(Sarıyer-Beşiktaş, Rizespor-Beykoz) Profesyonel Liglerde oynayan futbolcular. Ayrıca
Ayhan Çınar, Mehmet Sağlam, Arif Odabaşı gibi uzun yıllar amatör liglerde
oynayan futbolcular da var.Hata yaptıksa affola!
Futbolcu
çıkarda teknik adam çıkmaz mı? Elbette ki çıkar. Nitekim Yakup Kaptan Sarıyer,
Bandırma ve Kapalıçarşı gibi değişik kulüplerde antrenör ve teknik direktör
olarak görev yaptı. Keza Yaşar Elmas bir çok kulüpte teknik direktör ve
antrenör olarak görev aldı. Ayhah Çınar uzun yıllar Sarıyer Kulübü altyapısında
antrenör olarak çalıştı pek çok futbolcu yetiştirdi. Mehmet Sağlam da Sarıyer
ve Yeniköy gibi pek çok kulüpte antrenör olarak görev yaptı.
Yenimahallede
iki ibadethane var. Biri Rum kilisesi, diğer Yenimahalle camii! Kilisenin
cemaati kalmamış ama bakılıyor, cami ise faal. Ermeni kilisesi ve Museviler
için sinagog yok.
Ayrıca
Havantepe’de Bala Hatun adını taşıyan bir ilköğretim okulu bulunuyor. Daha önce
bir Rum İlkokulu bir de Ermeni İlkokulu vardı. Azınlıklara ait iki okul kapalı,
birinin binası yanıp kaybolmuş Ermenilere ait olan bina tarihi eser ve
korunuyor.
Yenimahalle’de
muhtar Ahmet Çınar! Kimin muhtarı diye tartışılır! Erkekler biz seçmedik istemeyiz
diyor ama adam görev de! Erkekler
seçmedi ise hanımlar seçti demektir. Öğrendiğimize göre Yenimahalle’de
hanımların dediği olurmuş, oldu. Ahmet Çınar’ı hanımlar muhtar seçti, aynan
tasdik ederiz. Kendisi de inkâr etmediğine göre mesele yok! Daha önceki
yıllarda ise tespit edebildiğimiz kadarı ile Fahri Hamiş, Hüseyin Şefik Sarıer,
Cevat Yersu, Kemal Tercanlı, Ali Kudu, Cemil Sağlam, Vehbi Kalayoğlu, Bekir
Çınar, Tarık Çevik ve Haşim Turan Tomurcuk muhtarlık yaptılar.
Yenimahalle’de
geçici sokaklar hariç, 2 cadde, 42 sokak ve 1 site var. Yanlışım varsa,
düzeltilsin.
Yenimahalle
eski bir yerleşim bölgesi ama yine de küçük bir yer. Birkaç yıl evveline kadar
herkes birbirini tanırdı. Derelerden çok sular aktı ve durum değişti. Şimdi
birbirini tanıyanla tanımayanlar adeta eşit durumda. Yani bir-bir berabere! Bu
da az bir şey değil diyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. Ver elini Rumeli Kavak
bakalım orada neler göreceğiz, nelerle karşılaşacağız.
14.08.2012
1 yorum:
İbrahim bey,imros kalesinin yeri askeriye icindemi kalıyor. 2 karataş mevkii tam olarak neresi?
Yorum Gönder