30 Mart 2018 Cuma

SPOR VE ÖTESİ!


Öyle zaman oluyor ki sporla ilgilenmekten ülkedeki diğer sorunları unutuyoruz! Bu günlerde Türkiye Liglerinde ilk yarı sona erdi. Herkes tuttuğu takımın durumunu konuşuyor. Biz de Sarıyerliler olarak Sarıyer Spor kulübünün durumu ile ilgileniyoruz. Nedeni de basit? Çünkü lige büyük umutlarla başladı ancak sukutu hayale uğradı. Hem de o kadar kötü performans gösterdi ki, daha liglerin ilk yarısı bitmeden takımın küme düşeceği korkusu herkesi sardı ve düşecek inancı belleklerde kazınıp durdu.
            Ama yönetim tam zamanında neşteri vurdu. teknik heyeti değiştirerek yeniden kolları sıvadı ve yavaş yavaş ligin güç koşullarına alışmaya başladı. Sonrası malum arka arkaya beş maçını kazanarak 10. sırada yer buldu kendine!
            Ağzı laf yapan, eli kalem tutan, TV lerde maç seyreden, radyolardan maç dinleyen, para vererek maça giren, beleş maçları izleyen herkes bol keseden ahkam kesti, atıp tuttu, Verdi veriştirdi yöneticilere, futbolculara! Hem de utanmadan, sıkılmadan, insaf duygusu taşımadan! Ben de “Biz gol atamayız da rakip takım kendi kalesine atar veya penaltı olursa galip geliriz” diyordum. Ama söylediklerim asla olmadı, yanıldım.  Toparlanan takım gerek iç ve gerekse dış sahada aldığı galibiyetlerle toparlandı. Ohhh edim!
            Sarıyer S. K. ile öteden beri ilgilenen, bu kulübün renkleri ile dünyasını kuran kalem sahiplerinin ağır ve üzücü yazıları elbetteki unutulmayacak! Böylesi durumlarda, yazıları hatırladıkça kendi ayıp denizlerinde güçlükle yüzecekler, o futbolcuların o yöneticilerin yüzlerine de bakamayacaklardır. En azından bakma cesaretini gösterenler utancından gözlerini kaçıracaklardır.
            Ya bir de, futbolu seyretmek yerine küfür üretmek ve kulübe olan  kinini kusmak isteyenler ne yapacaklar acaba? Onlar zannediyorlar ki; bin bir türlü hakaret ettikleri futbolcular, onların yazdıkları yazı sonrası toparlandılar ve yola geldiler. Onlar varsın o hayal aleminde yaşasınlar. Unutulmasın ki hiçbir futbolcu kötü oynamak, kötü sonuçlara sahip olmak için sahaya çıkmaz.
            Sonuç ortada, her ne kadar bunun ikinci yarısı varsa da, şom ağızlara ve kulübü sever görünen ama asla sevmeyenlerin ağızlarına vurulan bu ağır tokadın tesiri ne zaman geçer bilemem, bildiğim; yazar çizerler, kalem oynatanlar hakaret içermeyen kelimelerle de cümle kurabilir, gönül okşayıcı ve kırıcı olmayan cümlelerle düşüncelerini ağır biçimde sayfalara dökebilir! Ama nedense bu yol denenmiyor! Bu cesareti gösteren olmuyor, olsa da çok az oluyor!
            Biraz takımdan söz edecek olursak derim ki: Sarıyer takımının iki devinden biri Göksel, diğeri de Ethem’dir. Göksel yaşı itibariyle geldiği yere kadar geldi, şimdi ikinci baharını yaşıyor. Ethem ise tüm kulüplere “Ben varım” diyor. Dündar, koşar adım hatta dev adımlarla ileriye koşuyor. Sabri hiç yabancılık çekmeden “Ben görev adamıyım” der gibi kendinden emin. Emrah Şahin de kendine geldi, oynadığı zaman oynatıyor, ipe un sermezse çok iş görecek! Türkiye liglerinde üç-dört iyi adama sahip olan takım her zaman küme düşme hattının üzerinde kalır, bu böyle biline! İkinci yarı için başarılar.
                                                           +++
            Öte yandan Türkiye kavruluyor kimsenin umurunda değil! Zamlar aldı başını gidiyor!
Öğrencilere aman verilmiyor, biber gazı ile coplarla tepelerine biniliyor; anlı şanlı siyasiler aşk oyunları ile sahneye çıkıyor; Meclis sanki Cumhuriyetin meclisi değil. O mukaddes Kürsüden resmen ülkenin bölünmesi için konuşmalar yapılıyor, milletin kürsüsünden Kürtçe konuşuluyor, iktidar ”OLMAZ” diyecek yerde, yeşil ışık yakıyor! Başbakan Yardımcısı Kürtçe hitap ediyor, TÜSİAD Başkanı Bayan Boyner, sanki en büyük ayrılıkçı gibi Diyarbakır’da gülümseyerek Kürtçe konuşuyor.
            Bütün bunlar yetmiyor, ayrılıkçı parti yetkilileri topladıkları  Özerklik Çalıştayında  “ÖZERLİK”  istiyor, kendi meclisini, kendi bayrağını, kendi ordusunu kurmak istiyor! Meclis Başkanı önce ateş püskürüyor, ertesi günü BDT Başkanını çağırıp sarmaş dolaş oluyorlar “Yararlı konuşmalar oldu” açıklaması yapılıyor. Bir başka haber seçim yatırımı olarak fakir fukaraya kömür verenler, kömür verdikleri kişilerin genç kızlarını ayartıyor!.. İçişleri bakanı açıklama yapıyor “Yerde yatan kız öğrenci Görüntüsü var. Biz onu inceledik. Ekran görüntüsü vermek için kendini yere atanlar oluyor…Polis gaz sıkmıştır, vurmamıştır”. Pes be!!! Tarafsız Cumhurbaşkanı rüşvet almakla suçlanan Kayseri Belediye Başkanına “Kefil” oluyor! Olur mu? Olur! Bir midesi asitle delinesi adam çıkıyor, sanatçı Kürtçe şarkı okumadı diye, adamı öldürüyor! Güneydoğu’da  Kürtçe resmi dil oldu bile. Artık tabelalar Türkçe ve Kürtçe yazılıyor.
            Yahu acaba seçim öncesi propaganda gezileri sırasında basına ve dolaysıya kamuoyuna yansımayan konuşmalar ve vaatler mi vardı? Ya da kapalı kapılar arkasında konuşulanlar neydi? BDP sözcüleri “Verilen sözler yerine gelsin” ısrarında bulunuyorlar. Gerçekten verilen sözler mi var? Varsa nelerdir? Güneydoğu da resmen ayrışım başlamıştır. Yazılanlardan bu anlaşılıyor, acaba hükümet ne düşünüyor? Hala oy kaygısı mı? Hala çok ileri bir demokrasiyi getirme sevdası mı var? Güneydoğu’dan vazgeçmek demokrasinin kendisi mi yoksa? Yeni söylemi oldu BDP başkanı Selahattin Demirtaş’ın; “Türkiye 28 özerk bölgeye ayrılabilir” diyor! Hükümetten henüz tık yok! Allah sonumuzu hayreylesin! Allah bu ülke için kötü düşünenleri kahreylesin!
            AMİN!

21.112.2010

Hiç yorum yok: