Boğaziçi’nin ilk Türk köylü olan
Rumelihisar’dan Kısırkaya’ya kadar uzanan sahil boyu ile müthiş bir yürüme
parkuru denilebilir. Belgrat ormanı ile İstanbul’un akciğeri olan Sarıyer,
Boğaziçi’nde yer alması ile de bütün dünyanın en sevilen bölgelerinden biridir.
Sarıyer aslında deniz sahil
şeridinde yer alan bir sayfiye beldesidir. Bu durumu itibariyle de bilhassa
Osmanlı döneminde, daha ziyade 17. Yy. dan sonra ve bilhassa 18. Yy. ve sonrasında çok ilgi çeken bir yer oldu ve
yabancı ülkeler elçilik binalarını Sarıyer sahil şeridinde açtılar. Bu durumu
ile de Sarıyer ilçesi daima ilgi odağı oldu ve her geçen gün çok daha büyük
ilgi görerek günümüze kadar geldi…
Sarıyer hala eski o güzel günlerini
yaşıyor, yaşatabiliyor… Yine yabancı ülkelerin elçiliklerinin yazlık binaları
Sarıyer sahil şeridinde… Belgrat ormanı yerli yerinde, bu orman içindeki
tesisler, bentler, kemerler ve arberatum… Sahil boyunda birbirlerinden güzel
sahilhaneler, yalılar, iç kısımlarda konak ve köşkler…
Sarıyer’in nüfusu günümüzde dört yüz
bine ulaştı. Yeni yapılanmaları ise köylere kadar siteler halinde gitti… Artık
Sarıyer’in köyleri yok, her biri beş on bin kişiye ulaşan büyük mahalleleri
var…
Tabii ki Sarıyer’i Sarıyer yapan
değerler vardır. Örneğin, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethini
gerçekleştirmek için o muhteşem kaleyi Rumelihisar’ında yaptırmıştır. Osmanlı Devleti’nin iktisaden sarsılmasına
neden olan Baltalimanı Antlaşmanı da Sarıyer’in Baltalimanındaki Mediha Sultan
köşkünde imzalanmıştır. Padişah yeni bir mahalle kurmak istemiş ve Kırkkilise
(Kırklareli) den getirdiği boyacılıkla işi ile uğraşan kırk Rum ailesi getirip yerleştirdiği
yere Boyacıköy denilmiştir… Emirgan,
Revan kalesine savaşsız Osmanlıya bırakn Emürgüneoğlu Tahmasb Kulu Han’a
verilmiş Tahmasb Kulu Han da Yusuf Paşa adı ile vezir yapılmıştır. Ne var ki
fazla ileri gidince, kellesini kurtaramamıştır. Burada Atlı Köşk, Emirgan Korusu,
Beyaz, Sarı ve Pembe köşklerle değer kazanmıştır…
Bu söylemler ve semtlerin
tanıtımları uzar gider. Konumuz Rumelihisarından Kısırkaya ya kadar Sarıyer’de
iz bırakan ve tarafımızdan haklarında bilgi ve belge edinilen insanları tanıtmaktır.
Bu amaçla yola çıktım. Facebook sayfamda bu paylaşımı bir buçuk yıldan beri
yapıyorum. Müthiş ilgi çekti ve okuyucu buldu. Ama Sarıyerlileri, hele
Sarıyerli oldukları bilinmeyen, sonradan öğrendiğimiz Sarıyerlileri tanıtmak
çok çok büyük ilgi gördü…
Sadece ismini şöyle veya böyle
tarihe yazdıranlar dışındaki karizmatik kişileri, sosyal yaşamın içine girip
toplum için çalışanları, milli mücadele sırasında varını yoğunu ortaya
koyarak mücadele edenleri; mesleğinde
büyük başarı sağlayanları, yazarları-çizerleri ve hayatın darbesini yiyen ve
bir türlü toparlanamayan ve aramızdan kayıp gidenleri tanıtmak olacaktır…
Konu üzerine durmamın nedeni, bu
kişileri facebooktaki kendi sayfamdan değil, herkese açık olan SARIYER TİMES
ismini taşıyan internet gazetesinden tanıtmaktır. Okuyucular enteresan
isimlerle karşılaşacak ve merakla takibi sürdüreceklerdir.
Tanıtımımıza Büyükdereli Ord. Prof.
Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı ile başlayalım.
SARIYER RENKLERİN HER
ÇEŞİDİNE EV SAHİPLİĞİ YAPAR. BEYAZINDAN SİYAHINA, SARISINDAN KORUNA KADAR.
SARIYER’İN SOLMAYAN RENKLERDEN BİRİ ORD. PROF. DR.
İSMAİL HAKKI UZUNÇARŞILI’DIR.
Sadece Sarıyer'in değil tüm Türkiye'nin
en renkli insanlarından biridir.
Ülkemizin iftihar ettiği büyük tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın çalışma hayatı milli mücadele sırasında öğretmen olarak başladı. Balıkesir'de lise müdürü iken Milletvekili seçildi. Mustafa Kemal'in ona verdiği görev tarih çalışmalarını devam ettirmekti. Bir gün kendisini Meclis'te görür ve "Burada ne işin var?" diye sorar. "Meclis çalışmalarına katılıyorum" yanıtını verince yeni bir talimat alır Mustafa Kemal Atatürk'ten. "Senin işin Türk tarihi çalışmalarını İstanbul'da Topkapı Sarayı arşivlerinde devam ettirmektir" der. Bu bir emirdir ve çalışmalarını Topkapı Sarayında ölene kadar devam ettirir.
Ülkemizin iftihar ettiği büyük tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın çalışma hayatı milli mücadele sırasında öğretmen olarak başladı. Balıkesir'de lise müdürü iken Milletvekili seçildi. Mustafa Kemal'in ona verdiği görev tarih çalışmalarını devam ettirmekti. Bir gün kendisini Meclis'te görür ve "Burada ne işin var?" diye sorar. "Meclis çalışmalarına katılıyorum" yanıtını verince yeni bir talimat alır Mustafa Kemal Atatürk'ten. "Senin işin Türk tarihi çalışmalarını İstanbul'da Topkapı Sarayı arşivlerinde devam ettirmektir" der. Bu bir emirdir ve çalışmalarını Topkapı Sarayında ölene kadar devam ettirir.
Ord.
Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı her biri Osmanlı ve Türk tarihini aydınlatan
yüzlerce makale ve ayrıca her biri birbirinden değerli olan, Osmanlı tarihinin
bilinmezlerini belgelerle ortaya koyan yirmiden fazla kitap yazdı.
Ord.
Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın en büyük zevki Piyasa Caddesi üzerindeki
yalısının önünde oturup denizi seyrederek dinlenmekti.
Büyükdereliler/Sarıyerliler yalı önünden geçerken, koltuğunda oturan İsmail
Hakkı Beyi önünden saygı ile selamlayarak geçerlerdi.
Binlerce
öğrenci yetiştirdi. Bir sabah oğlu Av. Oktay Uzunçarşılı kendisini İşyerine
(Topkapı sarayına) bıraktı. Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı kendini iyi
hissetmedi, taksi ile eve dönerken taksi içinde vefat ederek dünyadan ayrıldı.
Merhum 10.10. 1977 günü defnedildi. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder