30 Mart 2018 Cuma

SARIYER’İN RENKLERİ



           Sarıyer İstanbul’un sahil şeridinde yer alan çok eski bir yerleşim bölgesidir. Antik çağdan günümüze kadar gelen; denizi, suları, ormanları, mesireleri, koyları, koruları, sahil boyunda yer alan sahilhaneleri, yalıları, daha içeri kısımlarda yer alan konak ve köşkleri ile beğeni toplayan, dikkat çeken, doğa ile yaşamın iç içe olduğu bir yer…
            Boğaziçi’nin ilk Türk köylü olan Rumelihisar’dan Kısırkaya’ya kadar uzanan sahil boyu ile müthiş bir yürüme parkuru denilebilir. Belgrat ormanı ile İstanbul’un akciğeri olan Sarıyer, Boğaziçi’nde yer alması ile de bütün dünyanın en sevilen bölgelerinden biridir.
            Sarıyer aslında deniz sahil şeridinde yer alan bir sayfiye beldesidir. Bu durumu itibariyle de bilhassa Osmanlı döneminde, daha ziyade 17. Yy. dan sonra ve bilhassa 18. Yy.  ve sonrasında çok ilgi çeken bir yer oldu ve yabancı ülkeler elçilik binalarını Sarıyer sahil şeridinde açtılar. Bu durumu ile de Sarıyer ilçesi daima ilgi odağı oldu ve her geçen gün çok daha büyük ilgi görerek günümüze kadar geldi…
            Sarıyer hala eski o güzel günlerini yaşıyor, yaşatabiliyor… Yine yabancı ülkelerin elçiliklerinin yazlık binaları Sarıyer sahil şeridinde… Belgrat ormanı yerli yerinde, bu orman içindeki tesisler, bentler, kemerler ve arberatum… Sahil boyunda birbirlerinden güzel sahilhaneler, yalılar, iç kısımlarda konak ve köşkler…
            Sarıyer’in nüfusu günümüzde dört yüz bine ulaştı. Yeni yapılanmaları ise köylere kadar siteler halinde gitti… Artık Sarıyer’in köyleri yok, her biri beş on bin kişiye ulaşan büyük mahalleleri var…
            Tabii ki Sarıyer’i Sarıyer yapan değerler vardır. Örneğin, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethini gerçekleştirmek için o muhteşem kaleyi Rumelihisar’ında yaptırmıştır.  Osmanlı Devleti’nin iktisaden sarsılmasına neden olan Baltalimanı Antlaşmanı da Sarıyer’in Baltalimanındaki Mediha Sultan köşkünde imzalanmıştır. Padişah yeni bir mahalle kurmak istemiş ve Kırkkilise (Kırklareli) den getirdiği boyacılıkla işi ile uğraşan kırk Rum ailesi getirip yerleştirdiği yere Boyacıköy denilmiştir…  Emirgan, Revan kalesine savaşsız Osmanlıya bırakn Emürgüneoğlu Tahmasb Kulu Han’a verilmiş Tahmasb Kulu Han da Yusuf Paşa adı ile vezir yapılmıştır. Ne var ki fazla ileri gidince, kellesini kurtaramamıştır. Burada Atlı Köşk, Emirgan Korusu, Beyaz, Sarı ve Pembe köşklerle değer kazanmıştır…
            Bu söylemler ve semtlerin tanıtımları uzar gider. Konumuz Rumelihisarından Kısırkaya ya kadar Sarıyer’de iz bırakan ve tarafımızdan haklarında bilgi ve belge edinilen insanları tanıtmaktır. Bu amaçla yola çıktım. Facebook sayfamda bu paylaşımı bir buçuk yıldan beri yapıyorum. Müthiş ilgi çekti ve okuyucu buldu. Ama Sarıyerlileri, hele Sarıyerli oldukları bilinmeyen, sonradan öğrendiğimiz Sarıyerlileri tanıtmak çok çok büyük ilgi gördü…
            Sadece ismini şöyle veya böyle tarihe yazdıranlar dışındaki karizmatik kişileri, sosyal yaşamın içine girip toplum için çalışanları, milli mücadele sırasında varını yoğunu ortaya koyarak  mücadele edenleri; mesleğinde büyük başarı sağlayanları, yazarları-çizerleri ve hayatın darbesini yiyen ve bir türlü toparlanamayan ve aramızdan kayıp gidenleri tanıtmak olacaktır…
            Konu üzerine durmamın nedeni, bu kişileri facebooktaki kendi sayfamdan değil, herkese açık olan SARIYER TİMES ismini taşıyan internet gazetesinden tanıtmaktır. Okuyucular enteresan isimlerle karşılaşacak ve merakla takibi sürdüreceklerdir.
            Tanıtımımıza Büyükdereli Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı ile başlayalım.

SARIYER RENKLERİN HER ÇEŞİDİNE EV SAHİPLİĞİ YAPAR. BEYAZINDAN SİYAHINA, SARISINDAN KORUNA KADAR. SARIYER’İN SOLMAYAN RENKLERDEN BİRİ ORD. PROF. DR. İSMAİL HAKKI UZUNÇARŞILI’DIR.
Sadece Sarıyer'in değil tüm Türkiye'nin en renkli insanlarından biridir.
Ülkemizin iftihar ettiği büyük tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın çalışma hayatı milli mücadele sırasında öğretmen olarak başladı. Balıkesir'de lise müdürü iken Milletvekili seçildi. Mustafa Kemal'in ona verdiği görev tarih çalışmalarını devam ettirmekti. Bir gün kendisini Meclis'te görür ve "Burada ne işin var?" diye sorar. "Meclis çalışmalarına katılıyorum" yanıtını verince yeni bir talimat alır Mustafa Kemal Atatürk'ten. "Senin işin Türk tarihi çalışmalarını İstanbul'da Topkapı Sarayı arşivlerinde devam ettirmektir" der. Bu bir emirdir ve çalışmalarını Topkapı Sarayında ölene kadar devam ettirir.
Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı her biri Osmanlı ve Türk tarihini aydınlatan yüzlerce makale ve ayrıca her biri birbirinden değerli olan, Osmanlı tarihinin bilinmezlerini belgelerle ortaya koyan yirmiden fazla kitap yazdı.
Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın en büyük zevki Piyasa Caddesi üzerindeki yalısının önünde oturup denizi seyrederek dinlenmekti. Büyükdereliler/Sarıyerliler yalı önünden geçerken, koltuğunda oturan İsmail Hakkı Beyi önünden saygı ile selamlayarak geçerlerdi.
Binlerce öğrenci yetiştirdi. Bir sabah oğlu Av. Oktay Uzunçarşılı kendisini İşyerine (Topkapı sarayına) bıraktı. Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı kendini iyi hissetmedi, taksi ile eve dönerken taksi içinde vefat ederek dünyadan ayrıldı. Merhum 10.10. 1977 günü defnedildi. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.


Hiç yorum yok: