30 Ağustos 2011 Salı

KEFELİKÖYE GİDER İKEN!

Bin dokuz yüz ellili yılların başında Sarıyer İlçesinde ilk defa bir yayın organı çıktı. Çıkaranlardan biri de bendim. Diğer üç arkadaşım Nurhan Erman, İsmail Yıldırım ve Cezmi Baydar’dı, üçü de rahmetli oldular. “ÖZ SARIYER” isimli bu spor dergisinin ilk sayısında “Sarıyerli Sporcuların sevdiği şarkılar” diye bir köşe vardı. Bu köşeyi ben kaleme almış ve sporculardan biri Kefeliköy’lü bir hanıma aşık olduğu için, Katibim şarkısından
esinlenerek “Kefeliköy’e gideriken aldı da bir yağmur” la bir futbolcuyu bütünleştirmiştim. Bu arkadaşımız çok darılmıştı bana! O da aramızda değil, rahmetli oldu.

Aslında Bu arkadaşlarla beraber KEFELİKÖY’ de rahmetli oldu. Çünkü eski halinden çok az örnekler kaldı. Ama ne olursa olsun, Kefeliköy yine de belli ve bilinen, yaşanmak istenen bir yer!

Kefeliköy, Büyükdere’ye bağlı, muhtarlık olmayan bir yerleşim bölgesiydi. 1954 de Çayırbaşı Büyükdere’den ayrılırken, Kefeliköy’de girdapla beraber sürüklendi ve Büyükdere’den koparılarak Kireçburnu’na bağlandı. Ama bu kadarla yetinilmedi. Son olarak Kireçburnu’ndan koparıldı ve yeni bir yerleşim bölgesi olan Cumhuriyet Mahallesine bağlandı.

Burada bir yanlışlık olmalı. Cumhuriyet mahallesi 25-30 yıllık bir yerleşim bölgesi, Kefeliköy öyle mi? Asla! Yapılacak Kefeliköy’ün muhtarlık yapılmasıydı. Olmadı!

1475 yılında Kırım Harbi zaferle bitirilmiş ve oradan getirilen esirler Kefeliköy’e yerleştirilerek, Boğaziçi’nin en iyi köşelerinden biri olan bu alan yerleşim bölgesi haline getirilmişti. 1853-1856 yıllarında yapılan bir başka Kırım savaşı sonrasında da hayli esir getirilerek Kefeliköy’de iskân edilmişler ve böylece, buranın yerli halkını Kırımdan göç edenler oluşturmuştur.

Kefeliköy; Boğaza ve Karadeniz rüzgârlarına açık bir yerleşim bölgesidir. Yeşille mavinin kucaklaştığı bir yerdir. Yeşillik, yukarı çıkıldıkça yerini ağaçlıklara terk eder. Hatta küçük çapta ormanlık halini alır. Sahil boyu ise Çayırbaşı deresinden Kireçburnu limanına kadar tertemiz suyu ile halkın doğal plajıdır. Son yıllarda rıhtım çalışmaları nedeniyle sahil boyu hayli değişikliğe uğradı. Sahil boyu, Çayırbaşı deresinden Yeniköy’e kadar fevkalade bir yürüyüş parkuru oldu. Oysa, Kefeliköylüler sahil boyunu eski haliyle daha çok seviyordu. Ayrık otlarının daha çok olduğu yeşil alan üzerinde, uzun topukla papuçları ile seke seke yürüyen tazeleri görmem olası değil. Artık, marka kes ve ayakkabılarla, düzgün beton zemin üzerinde tekdüze yürüyüşü var! Artık tazeler, “Ayyy! Ayağım burkuldu, ayağım kaydı” diyerek yavuklusuna sarılamıyor! Elde telefon, kulaklarda mekanik kulaklar rap şarkıları ile yan yana atlaya zıplaya yürüyorlar! Ne sevda sözleri belleklerinden dil ve dudaklarına iniyor ve ne de duygularını birbirlerine aktarabiliyorlar!

Kefeliköy, İlçenin önemli bir yerleşim bölgesidir. Önemli olması, yerleşik halkının sosyal ve kültürel durumlarının fevkalade olmasından ileri geliyordu. Bu yerleşim bölgesi az fakat öz nüfusa sahipti. Genel olarak sayfiye yeri olarak tanınıyor, yazları kalabalık olurken; kış mevsimlerinden yerleşik nüfusta azalma oluyordu.

Sahil boyunda birkaç yalı yer alırken, içeriye doğru ahşap fakat büyükçe ferah evler görülürdü. Son otuz kırk yıl içinde bütün semtler büyük değişikliğe uğrarken Kefeliköy kötü yapılaşmadan nasibini almamış, durumunu korumasını bilmiştir.

Fabrika gibi işyerleri olmayan çok sakin bir yer olan Kefeliköy bilhassa rahatsız olanlar için dinlenmeye çok müsait bir yerdir. Herkes birbirini tanır, yabancısı az olan bir yerdi. Her ne kadar son zamanlarda sahil boyunda birkaç işyeri açıldıysa da Kefeliköy’ü eski konumundan pek uzaklaştırmadı. Çünkü, bura halkı, eski özelliklerini az da olsa koruyorlar.

Kefeliköy’de bir dönem balıkçılık çok önemliydi. Bilhassa Osmanlılar döneminde kurulmaya başlanan ve 1950’lili yıllara kadar devam eden Dalyancılık hatırlardadır. Kefeliköy Dalyanı Araba Yolu caddesi üzerindeki büyük koruluğa adını vermiş ve ”Dalyan Koruluğu” olarak isim almıştır. Koruluk bir dönem halka piknik yeri olarak hizmet etmiş, tazeler, gençler ele ele kır çiçeği toplamışlardır.

Araştırmacı gözü ile Kefeliköy irdelendiğinde köy içinde büyükçe bir temel kalıntısı bulmak zor olmaz. Bu temel kalıntısı Kaptan-i Derya Uluç Hasan Paşa tarafından 16. yy. sonlarında mescit olarak yaptırılmıştır. Mescit’ten çok camiye ihtiyaç duyulunca Şeyhülislam Damatzade Abdülhayr Mehmet Efendi tarafından Mescide bir minber yaptırılarak camiye dönüştürülmüştür. Bu cami yerinde yok! Yok, çünkü büyük Sarıyer selinde (1907 ya de 1912 de, iki tarih tartışmalıdır) bu cami selden nasibini almış ve yıkılarak denize gitmiştir. Aynı gün Rumelikavak’ta da bir cami selden yıkılmıştır.

Kefeliköy’de tarihi bir diğer eserler ise deniz sahilindeki yan yana yalılardır. Biri 1882 diğeri 1885 de inşa edilmişlerdir. Kireçburnu’na doğru gidildiğinde, birkaç yıl evvel yapılan yeni büyük binanın yerinde Kefeliköy oteli bulunuyordu. Bu otel İstanbul’un çok önemli otellerinden biriydi.

Sarıyer ilçesinin bu küçük yerleşim bölgesinde bulunan içimi nefis olan suyun adı da Kefeliköy memba suyu idi. Bu su maalesef gecekondulaşmaya kurban gitti. Çevre kirliliği nedeni ile kolibasili çıkınca su terk edildi. Böylece Kefeliköylüler de pet suya esir edildiler.

Kefeliköy’de nüfus artışı pek yok! Yerleşik halkı eski konumlarını ısrarla korur gibiler. Ne fazla dışarı açılırlar ve ne de fazla göç alırlar. Buna rağmen her zaman dikkat çeker! Kefeliköylülerce, Kefeliköy anlatılmakla bitmez. Sert rüzgara maruz kalmasına karşın insanları o kadar sert değildir. Biraz içine kapanık, biraz çekingen, biraz da kendi çevrelerine duyarlıdırlar. Burada her zaman ciddi bir hava hakim gibi görünür.

Boğaziçi’nin mehtaplı gecelerinde Kefeliköy sahil boyunda gezinmek, sevgilisinin kulağına aşk şarkıları fısıldamak; bir bankta saatlerce oturarak mehtabı seyrederek yarenlik etmek, insanlara doyumsuzluk verir.

Tüketti her şeyi bir şey kalmadı cepte
Git, dinlen hayatını yaşa Kefeliköy’de…

Kefeliköy, aşkların, sevdaların kol kola gezdiği bir yerdir. Yaşlı hanımlarla beylerin kol kola girerek volta atmaları; gençlerin bir birine sarılarak sahil boyu yürümeleri; semt dışından gelen deniz severlerin sahil boyunda sere serpe uzanıp kafa demleyerek kendinden geçmeleri; seyyar çaycının, mısırcının, keten helvacının müşteri beklemeleri Kefeliköy ve Kefeliköy sahilinin yaşam biçimidir.

Kefeliköy yazın alabildiğine zengin, açık ve yalın; kışın ise alabildiğine içine kapalı bir unutulmazdır!


Hiç yorum yok: