Yerel seçimler yaklaşıyor, kriz dünyayı kasıp kavurduktan sonra Türkiye üzerine çöreklendi. İşveren isyan ediyor, işçi yandım Allah diye haykırıyor! Herkes sağır ve kör! Ne işiten ne görün var!
Denizli’de 117 iş yeri kapısına kilit vurmuş, iki binden fazla işçi yolcu edilmiş, çoluk çocuğu aç sersefil. İzmir’de durum yürekler acısı! Organize Sanayideki iş yerleri ardı ardına kapatma ve işçi çıkarma kararları alıyor! İzmirli işverenler “Sesimizi duyan yok” diye haykırıyor.
Sanayinin kalbi Bursa’da facia bütün hızı ile devam ediyor. Sönmezler koca fabrikayı kapattıktan sonra varın gerisini siz düşünün. Bursa öyle bir yıkım yemiş ki enkaz altına kalanların ve kurtarın diye haykıranların sayısı binlerin çok üzerinde! İstanbul’da durum farklı değil. 2008 yılı içinde yeni kurulan şirket sayısı dört bin olurken, kepenklerini kapatan ve meydandan silinip giden şirket sasıyı on binin üzerinde! Ya sokağa dökülen işsiz sayısı?
Büyük büyük şirketlerin iflas etmese de işçi çıkartması, ya da haftada üç dört gün çalışma kararı alması da çabası! Bütün bunlar kötü yönetilen ekonominin olmazsa olmazları ve dünya krizinin ülkemize bodoslamadan girmesidir.
Haksız rekabet, insafsız faizler, keyfi taahhüt ve müteahhitler hizmetleri, “adamıma ihale veririm” uygulaması! İşte gelinen nokta!
Öğretmen bin bir güçlükle geçiniyor, on yılda bir takım elbise alacak gücü yok! Memur gelecek yılın maaşını bile yemiş ama farkına varmak istemiyor; bankalar aşırı kredilerle vatandaşı inim inim inletiyor. Mevduat sahibine yıllık yüzde 14 faiz verirken, vatandaşa verdiği kredi kartlarından yüzde altı ile on iki arasında faiz alarak kredi kartı sahibinin canını alıyor. Yani ortalama bir hesapla mevduata yıllık yüzde on dört faiz verirken, kredi kullananlardan yılda yüzde yetmiş ile yüzde yüz yirmi alıyor. Peki bu imansızlığa karşı hükümet ne yapıyor! Sadece kulağını tıkıyor! Halk yani kredi kullananlar ne yapıyor; elinde ne var ne yok satıp kredi kartı borcunu ödüyor veya çaresizlik içinde intihar ediyor! Her gün gazetelere göz atıldığında kredi kartız yüzünden onca yuvanın yıkıldığını okuyoruz.Tabii boşanmalar, fuhşa teşvik, erkek-kız hiç düşünülmeden çocukların pazarlanması vesaire vesaire!
Bu işin çıkar yolu yok mu? Kesinlikle vardır ama kim kime dum duma! İlgililer seçim derdine düşmüş, zevahiri kurtarmak için savaş veriyor!
Zengin fakir demeden, askere gidenlerin ailelerine para yardımı yapılıyor. Elbetteki ihtiyaç sahibi olanlara verilmeli, ama ihtiyacı olmayanlara da verilmemeli! Ramazan çadırları ile trilyonlarca liranın gelişi güzel harcanması gösteriş değil de nedir? Akıl karımı? Zengin, fakir, ihtiyaç sahibi veya değil yandaş ailelere kömür ve erzak yardımı yapılmasına ne demeli! Hem de ne yardım! Muhtarlıklar Kızılay’ın aş evi gibi çalıştırılıyor. Kamyonetlerle partinin mahalle sorumlularının evlerine veya partide görevli olanlara gönderiliyor, onlar da görevlerini “Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım, gelen her neyse fazlasını kaparım” zihniyeti ile yerine getiriyor! Kalp gözü ile baktığınızda isyan etmemenize imkan yok. Öyle ki; TV lerden izliyoruz, kömür verilen evlerin pek çoğunda doğalgaz var! Nasıl oluyor da bu kişilere kömür veriliyor, kimin hakkı kime veriliyor. Allah’tan korku diye bir şey yok mu? Para, kömür ve erzağa gerçekten ihtiyacı olanların utançlarından seslerini çıkaramadıkları bilinmiyor mu? Mutlak biliniyordur ama ilgililerin işlerine gelmiyordur. Tabii başta muhtarlar, çünkü AKP’ nin iktidarda olduğunu ve onlara yandaş olmanın seçim kazanmak demek olduğunu biliyorlar. Muhtarlar aksi olsa ne olacak? Ne olacağı ortada: Belediyeden hizmet alamayacak!
Hayret be! Uzadı gitti yazı, yazacaklarımı yine yazamadım. Seçim geldiğine göre Sarıyer Belediye Başkanımızın meydana çıkması gerekiyor bunu yazacaktım. Zira Sarıyer halkına söz vermişti Balıkçılar Çarşısı ve Tuvalet yapacaktı. Aslında balıkçılar çarşısını hamam sokağında, park olarak düşündüğü yerde yapabilir ama yapmaz yapamaz, Sayın başkanımızın nedense Sarıyerlilere karşı alerjisi var! Yap buraya balıkçılar çarşısını, dükkanı yıkılan hak sahiplerine de birer nokta yer ver, seçimi al götür . Çok mu zor bunu yapmak?
İbrahim BALCI
01.12.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder